köpeği olan biri olarak konuşuyorum, köpek apartman hayvanı değil. apartmana alacaksan büyük cins usturuplu bir köpek alman lazım. bizde maltese terrier var. apartmandan atacaklardı da iş dolayısıyla taşındık.

arkadaşın arkadaşından sahiplendik. terk edilmiş olduğu için ayrılık anksiyetesi var. evde arabada farketmiyor biri mekandan çıksın deliriyor. yalnız kalamıyor. 6 saat aralıksız havlıyor. kafede oturuyoruz garsonun peşinden gitme diye havlıyor.

alt komşumuz doğal olarak çok şikayet etti. haklı da.

kısırlık meselesine gelince bize ilk geldiğinde kısır değildi. ilk baharda coştu. inanılmaz agresif, inanılmaz kerkinik :D bir itti. kısırlaştırdık. agresifliği kerkinikliği gitti.

çişe dışarı çıktığı için hemen hasta olabiliyorlar. bizimki kazaksız çıksın aralıkta hemen kusmaya başlar ertesi gün.

bir de cinslerin kronik rahatsızlıkları var. mesela puglar terliyor, nefes darlığı çekiyor, solunum hastalıkları yaşıyor. bizimki stresli, buna bağlı olarak gastriti var. midesi çok hassas. mamalar dokunuyor ishal oluyor.

bir de para verip köpek almayın. barınaktan sağdan soldan yavru sokak köpeği alın. hem çok daha akıllılar hem de kırma oldukları için çok daha dirençliler. cinsi korumak adına ensest yaptırıldığından belli cinslerin belli hastalıkları var.

Kopegim yok ama bence ne yapin edin kopeginize egitim verdirin.
Surekli havlayan, arsiz hayvanlardan olmasin.
Hem siz, hem komsular hem de herhangi bir yerdeki insanlar rahat eder. Yurtdisindaki kopekler sessiz sakin, turkiyedekiler arsiz ve gicik. Tanimadigi kisinin ustune atlayan kopek mi olur ya? Bi insan gelip yuz goz olsa sokaktan gecerken, ne kadar sinir bozucu bir durum.

Oyle iste. Sirf tuvalet egitimiyle gecmeyin, kopek okulu filan varsa lutfen goturun.
Tabi bu benim fikrim :)

Belki hic yardimci olamadim da belirtmeden de gecemedim:(

ayiadam +1

Kısırlaştırma şart.

@kuehles blondes; yo yardımcı oldunuz aslında ama ben o eğitim yerleriyle ilgili hiç iyi şeyler duymadım bu yüzden tedirginim. Köpek olayının kediden çok farklı olduğu daha düşünme aşamasında bile çıktı ortaya. Ben benim kızı hiçbir şey için eğitmedim ya kuma işemeyi zaten gördüğü gibi öğrendi ve başka hiçbir şey öğrenmedi.
Ne gel deyince geldi ne tamam yeter deyince duruldu neyi ne zaman istediyse o zaman yaptı.
Sanırım pek benlik bir durum değilmiş köpek bakımı.

Tekrar teşekkürler herkese.

merhaba,

öncelikle barınaktan sahiplenme yoluyla köpek edinmeyi düşündüğünüz için sizi kutlarım. ama eğer köpeğinizle birebir geçireceğiniz ful taym en az bir sene vaktiniz yoksa bence köpek evlat edinmeyin. çünkü köpek kediye benzemez. özellikle bebekken çok fazla vakit geçirmeniz gerekir ki travmasız ve iyi huylu bir çocuğunuz olsun.

köpeklerin kedilere kıyasla bin bir türlü ek özelliği var, atıyorum obursa sokakta ekstra dikkat etmeniz gerekiyor yoksa allah korusun zehirlenir filan, ya da atıyorum sosyal bir çocuk olsun istiyorsanız bol bol dışarı çıkarmanız gerekli yoksa dolaştırırken dünya problem yaşarsınız. dışarı çıkardığınızda çocuğun karakteri pasif mi agresif mi bunu göreceksiniz, buna göre sokaktaki diğer çocuklarla uyumunu yakalayıp gelişirken bunları törpülemeye veya ödüllemeye çalışacaksınız. en basiti sokak köpeklerinin bol olduğu bir yerden geçerken dalaşacaklar mı, relaks mı olacaklar ya da siz dolaştırırken lafınızı dinleyecek mi gel, bırak gibi komutlarda filan of yazarken üşendim ya, kısaca bol vaktiniz yoksa ona bir bebek gibi önem verip vakit ayırmayacaksanız köpek sahiplenmeyin bence. sonra çocuğa çok yazık oluyor. çok gördüm etrafımda, çok üzüyor bu beni.

evde liyakat kalmamış +1 de yazayım. benim yazmaya üşendiklerimi yazmış.

köpek bakımı on kedi gücündedir. hayat tarzını değiştirtir insana. kedi o yüzden daha tercih edilebilir seçenek.

kopeginizi egitime gondermeyin, guvenilir bir yer bulmak zor. size egitim verecek birini bulmalisiniz. youtube'da cok guzel kanallar var aslinda. clicker egitimi diye aratin.

çok zor çok. 2 senedir bir labradorla aynı apartman dairesini paylaşan biri olarak söylüyorum çok zor. çok seviyorum, aşığım, dünya üzerinde başka hiçbir şeyi hiçkimseyi o kadar saf sevmiyorum ama tekrar ediyorum çok zor. yavruyken günde 3-4 defa yetişkinken en kötü ihtimalle sabah akşam tuvalete çıkarabilecek, eğitimi için deliler gibi araştırma yapıp güzelce eğitebilecek, düzenli olarak aşılarını yaptırabilecek, düzenli olarak mama tedariği sağlayabilecek, max 2-3 gün aralıklarla tarayabilecek, enerjisiniz atabilmesi için günde ortalama 1-2 saat egzersiz yaptırabilecek, sosyalleşmesi için gereksiz köpek sahiplerine, nedensizce zararsız ve eğitimli olsalar bile tüm hayvanlardan ve onlarla ilişkili insanlardan nefret eden insanlarla uğraşabilecek vaktiniz, sabrınız, maddi imkanlarınız varsa alın. bunlar varsa bile zorlanacağınızı bilerek alın. yoksa internetten videolarını izleyin evinize almayın derim.

Hayır. Ciğerler gitmiş zaten götü de kaybetmeye gerek yok durduk yere :)

bir arkadaş denedi, iki-üç gün "hehe canım hiç sigara içmek istemiyor." şeklinde dolaştı. sonra bir baktık aynen devam.
Telkin etmiş hipnozcu buna durmadan, canın sigara istemiyor, çok saçma sigara içmek falan diye. o da uzun vadeli olmadı o arkadaşta.
Allen Carr'ın yöntemi daha mantıklı bence, çünkü ortada nikotine bağımlı olma gibi fiziksel bir bağımlılık var.

Allen Carr yöntemi çerçevesinde girişimleri olanlar bu hipnozu da destek olarak kullanıyorlar, %kaç hipnozun etkisiyle bırakan vardır bilemiyorum.

@hasmetizm ahahah

varmış öyle bişey ama bence pek etkili değildir.

hehe. ben 3 sen eönce bıraktım nikotin bantı ile. 15 yıllık tiryakiydim. fazlaısna pek gerek yok. sağlam irade lazım biraz, o da hepimizde var aslında. inanmak lazım.

ben hipnozla en az on kere biraktim.. en sonunda sevgilim bana bilgisayar oyunu yazdi onunla biraktim. dort sene oluyor. ufak oduller veren bir bilgisayar oyunu bulup oynayin bence.

davetiyeyle gidiyorsanız davetiyeyi veren kişi de annenizin masraflarını üstleneceğini bildiriyorsa direkt isviçreye gitmenizde sorun olmaz. almanya ve fransaya giderse davetiyesiz gidecek daha zor olmaz mı?

doğrudan isviçreden alın. üzerine olan tapu araba vesaire belgeleyin, banka hesabını belgeleyin, bir de davetiye göndersinler isviçreden. yeterlidir.
şimdi direk gidilecek ülkeye vize almazsanız, ülkeye almama haklarını kullanabiliyorlar. anneniz girişte zorluk yaşamasın.

Bir de şöyle bir durum var, bu bahsettiğim akraba haziran'da Türkiye'ye kesin dönüş yapacak. Mevzu da bu zaten, "biz dönmeden önce gel de buraları bir gör" muhabbeti oldu. şimdi Mayıs 10-15 gibi gitmek istiyor annem ama vakit çok dar ve uçak bileti falan da yok ortada. Evrakların hazırlanması 2-3 gün alsa, sonra da başvuru yapılsa yetişir mi acaba? Bir de uçak bileti patlamasın bi tarafımızda.

bir hafta içinde halledip başvurursanız yetişir. daha geç kalırsa zor.

anneniz en fazla 15 gün kalacaksa sorun yaşamazsınız bence. uçak içinde sadece rezervasyon yapın vize onaylanınca satın alırsınız.

eğer konsolosluk kendisi verecekse vizeyi, evrakların tesliminden itibaren yaklaşık 1 hafta sürer vizenin çıkması.

eğer başvuru belgelerini yeterli bulmazlarsa bir form veriyorlar, isviçre'de yaşayan kişi bu formu doldurup isviçre'deki makamlara iletiyor. bu form sadece konsolosluktan veriliyor, davet eden kişinin yazdığı mektupla alakasız bi belge.

eğer size de böyle bi form verip bunu isviçre'deki akrabanıza yollayın derlerse o işlemler için ekstradan 2-3 hafta hesaplamalısınız.

işin özü; erken başvurun.

arkadasim, oyle sinirda bir almanya sehrine gidecegini soyleyerek basvurdu. ilk defa avrupa'ya gidecekti. inandirici bulmadiklari gerekcesiyle rededildi basvurusu.
davetiye olacak, ve kalacagi gun basina 100 frank mi hatirlamiyorum bir meblag vadesiz hesabinda gostermesi gerek. bir kurus eksik olsa eksik evrak derler ona gore.
davet yazisini maille gonderseniz olur, postayla gecikir zaten.

isviçre sınırından kolayca geçilmiyor. (karadan)
akrabanız ne kadar yakınlıkta? yakınlığı kanıtlanmanız lazım.
hiç vizesi yoksa vize vermek de zorluk çıkarıyorlar. aynı şeklide karşıdaki kişi masrafları karşılaması bir eksi olarak görülüyormuş.

Almanya ve Fransa daha kolay veren ulkeler degil ki. Baska ulkeden alacaksaniz Italya'dan alin, Milano'ya ucun.

musluk yoksa bide ya da bidet denen şey de olabiliyor sanırım. bizdeki klozet ise klozet ve bidenin akıllıca bir bileşimi. kim akıl ettiyse aferin ona.

Gittigim 12 ulkenin hicbirinde yoktu:)

merhaba. tapelerde tayyipimin kafasını kurcalayan bi konuydu. "bide nedir?" bizim nadir işin pratiğini bulduğumuz olaylardan biri herhalde. kıbrıs havalimanı ercanda yoktu benim bildiğim. duj alıyorlar diğer kültürler. tamam övünelim fransızlar şemsiye, parfüm falan diye ama doğulu askerlerin çoğunlukta olduğu karakollarda giderlerde taş gören bi ben degilimdir.


www.google.com.tr

ülkesine göre değişiyor evet. asya dakiler daha pis. europa yine iyidir. şişe ile giren denk gelmedim.

Bizde taharet muslugu da var tuvalet kagidi da var pecete de var sprey de var rolon da var parfum de var kolonya da var yine insanlar pis pis sokakta geziyor!

cok yaygin olmamakla birlikte avrupa'da da yeni yeni kendini kabul ettiriyor. tabii daha ziyade lüks sinifina giriyor. kurutuculu olanlari falan var hatta.

orijinaline sadik kalip biraz allayip pullamislar lakin yemeyiz

www.youtube.com

yok kardesim yok..islak mendil fln takiliosn.

bi şişe suyla gireni gördüm. sadece italya'da bide vardı onun da kullanımı nasıl, el etmeden dübürü nasıl temizleriz çözemedim. evdekilerin hepsi dübüre ayarlı.

he romanya'da bi mekanın tuvaletinde şundan vardı. www.youtube.com

bu da iğrenç. askjdhasd


lanet olsun çıkamıyorum videolardan.
japon tuvaleti bu da www.youtube.com
güzel gibi duruyo aslında.

bu da çin, alaturka tuvalet varmış.

www.youtube.com

japonya'da oldukca yaygin diye biliyorum, gidip gormedim. fransa'da ve italya'da bidet oldukca kullaniliyor sanirim.

bosnada bile bide var lan. taharet musluğu yok. japonya'da da makina var. götünü bal dök yala yapıyor :D

hand shower denen seyi yayginlastirmis olabilirim isvicre'de. bizde gorenler yaptiriyor.
yoksa da islak tuvalet mendili yaygin.
misir'da da hand shower adet diye biliyorum.

valla avrupada gittiğim hiçbir yerde yoktu o musluk. bide ile de karşılaşmadım ben pek. yumuşak ıslak mendiller de hiç fena değil yalnız, baya iş görüyor :)

Trkiyede avm lerde vs kullanıyor musunuz ki o musluğu? BEnim gittiğim hiçbir halka açık yerdkei musluk düzgün tutturamıyoırdu.

Bir de neden yıkamaya taktınız bu kadar yok insanlar pis flan :D kıçı pis olsa ne olacak.

Ben kullaniyorum avm'lerde o muslugu. Yanimda her zaman islak mendil bulunuyor zaten en kotu.

Onu baya yiyor ya insanlar. Belki bakım ürünü falan sürmelik bir şey olarak bakıyorsan içinde ekstra bir şeyler vardır tüketilmemesi gereken. Yoksa baya onunla yağda yumurta falan yapan insan gördüm ben. Güzel olmamıştı bu arada uyarayım.

içerisinde boya, koruyucu, vb olabilir.

evet yiyen var +1

Yenmiyorsa alma. Yenebilmesi lazım normalde.

Kimbilir içine ne koydular ki yenmesini sakıncalı buldular.

link var mi? belki de cok konsantredir ve o yuzden tehlikelidir filan.. saclarini kivirciklastirmak icin afrikali bir arkadasim sac bakim urunu olarak almisti. belki o tarz ozel bir seydir.

öyle bir açıklaması yok. aynı sitede gıdada kullanıma uygun olan da var. miktarı yarısı kadar ama fiyatı aynı. 250gr uygun olan, 500gr uygun olmayan. aralarındaki farkı merak ettim. magaza.hammaddeler.com

Muhtemelen üretim prosesinde, maliyeti düşürebilmek için solvent kullanılmıştır. Soğuk sıkım olanı tercih edin, her ne kadar kozmetik amaçlı da kullanacak olsanız.

Sri Lanka 'da bütün yemekler neredeyse hind. cevizi yağıyla yapılıyor ve gayet de lezzetli. Ben de ordan aldım, bazı yemeklerde kullanıyorum.

@Domuz, saçlar için mi kullanacaksınız acaba?

old possum +1

Hindistan cevizi yağları ithal geliyor, oldukça pahalı Türkiye'de. 250 gram soğuk sıkım organik hindistan cevizi yağı 50 lira civarında. Onun dışında kalan hindistan cevizi yağları rafine yağlar oluyor. İşlemden geçiyor katkı maddesi vs oluyor. Katkı maddesi dediğim de 20 gram hindistan cevizi yağına 200 gram trans yağ eklenmesiyle oluyor. Onları da kozmetik falan diye iteliyorlar ama hepsi tırt. Hindistan cevizi yağı doğada nadir rastlanan orta zincirli yağ asitlerine sahip olduğu için çok kıymetli, Asya ülkelerinde falan yaşamıyorsanız eğer kozmetik ürünü olarak kullanmanız çok riskli oluyor. Zira yüksek ihtimalle katkılı ürünleri satıyorlardır.

angelus diyorsa doğru diyordur! :)

angelus, kozmetik için nereden almak lazım peki? Doğru kaynak biliyor musun?

dessy; Türkiye'de kozmetik ürünü olarak satılanlar dediğim gibi katkılı yağlar, hindistan cevizi yağı bile değiller. Boşuna para vermiş olursunuz onlara. İlla alacam derseniz şu iyidir: www.organikim.com.tr Bu hem gıda olarak tüketimde hem de kozmetik olarak kullanıma uygun ama maliyeti artıyor tabii böyle olunca.

@angelus, işte ben de geçen zeytinyağı konusunda bunu demek istemiştim. Mesela gönderdiğin linkte "%100 Organik Hindistan Cevizi Yağı" diyor. Hem de sertifikalıymış. Bu durumda nasıl katkılı olur ki?

dessy; Gönderdiğim linkteki katkılı değil zaten, kullanacaksan onu kullan diyorum :) Benim Türkiye'de gördüğüm tek soğuk sıkım organik hindistan cevizi yağı bu. Ben bunu yemek yaparken kahveye falan içerken içine katarak kullanıyorum ama sen istersen kozmetik ürünü olarak da kullanabilirsin. Ha böyle değerli bir yağı kozmetik ürünü olarak kullanmak bana çok tuhaf geliyor ama tercih meselesi tabii.

Ben yanlış anlamışım, pardon :)

Arkadaşın başlığını da trollemiş oldum, kusura bakmasın. :*

ben hem yagini hem margarinini gidada kullaniyorum. yag olan oldukca pahali ama margarin olan cok ucuz. ikisinin de kullanim yeri ayri. verdiginiz linkteki kucuk sise, aktarlarda satilan esans yaglara benziyor, yakmak icin masaj icin filan kullanilan. angelus'un dedigi gibi.

infusionslösung olur.

Veteniner biraz dingilmiş kusura bakma
Latincesi Serum çünkü
50 dilde de Serum diye kullanılıyor

Aromanian: dzãr
English: serum
French: sérum
German: Serum
Italian: siero
Portuguese: soro
Romanian: zer
Spanish: sero-, suero

iv (ayvi) drip/drop falan diyorlar. Ama içerik konusunu bilmiyorum.

Infusion diye kullandik biz hem ingilizce hem almanca. Okunuslar farkli tabii.

elli dilde de serum kelimesi var olabilir ama gorunen o ki biz farkli anlamda kullaniyoruz.
hollandaca infuus mus mesela

@bir varmis bir yokmus
çok latince herhalde, hani "kürek kemiği" yerine, gerçek latincesini söylemek gibi falan sanırım.

Serum baska bir sey. türkiyedeki serumla kastedilen ve kelimenin gercek anlami baska. veterinerin bir sey anlamamasi cok dogal.

İngilizce'de serum, kanın plasma kısmı. O yüzden anlamamıştır.

1- meslegimde isim yapmak
2- mesai disi vakit ayirmam gerekiyor
3- üniversitede bi programa yazildim, o bitti simdi kendim calisiyorum

irili ufaklı çok fazla hayalim var. en basitinden, sağlam airsoft ekipmanı toplayacak paraya sahip olmak ve iki haftada bir şöyle 8-10 saat süren airsoft maçlarına katılmak isterim. şu an hem fiziksel hem de ekonomik anlamda bitik olduğum için bu "hayal" oluyor.

büyük hayal olarak sorarsan,

1) yazdıkları 100 sene sonra bile okunabilecek bir yazar olmak. genel anlamda, dünyaya güzel ve unutulmaz bir şekilde iz bırakmak istiyorum diyebilirim. ego sanırım bu. öyle toprak olup gitmeyi içime sindiremiyorum. tamam ben giderim eyvallah ama yaşayanların zihninde olmaya devam edeyim ve beni güzel ansınlar. çocukluğumda sevmemişler beni :(

2) bir futbol veya buz hokeyi kulübünün sahibi/finansörü olmak. bunu becerdiğim gün mutluluktan ölürüm sanırım. benim için bundan daha ötesi olamaz. adanaspor, kocaelispor, çorluspor, karpaty lviv, bari, cardiff... BENİM OLSUNLAR VURAYIM KIRBACI.

***

iki hayalimi de gerçekleştirebilmem sanırım imkansız. yazar olmak için çok fazla okumam, çalışmam ve "yaşamam" gerekir. bunu yapan adamın da iş kurup biznıs yapacak vakti/kafası olmaz. diğer yandan, kulüp finanse edecek kadar zengin biri olmak için ne yapmak gerekir, en ufak fikrim yok. bilmiyom valla.

bu zamana kadar ne yaptın dersen somut olarak, oturup uğraşarak hiçbi şey yapmadım açıkçası. şu ana kadar hep "hmmm ne yapmam lazım?" diye düşündüm sadece.

1- Tek motor ucak yapmak.
2- Hatiri sayilir para harcamam, yasal engellere cozum bulmam, daha fazla teknik bilgi edinmem, olasi yuzlerce govdeyi incelemem, lanet olasi motoru kendi fiyatinin ustune bir de servet odemeden tr'ye getirtmenin bir yolunu bulmam gerekiyor.
3- Teknik bilgiler ogrendim (ama daha cok yol var), bunun icin atolye olarak kullanacak yer buldum, bazi parcarlari nasil getirtebilecegim konusunda birilerine danisarak biraz fikir edindim, para ayirabilmek icin odemelerimi bitirmeye calisiyorum, hala ogreniyorum ama bazi planlarimdan dolayi yaza kadar ara verdim teknik bilgi edinmeye, su an baska sey ogreniyorum:)
4-Hepsinin altindan kalksam da biliyorum ki buyuk ihtimalle yasal engel icin bir trick bulamayacagim ama yine de vazgecmeye niyetim yok, sonucta hayalim kullanmak degil, yapmak.

Bir de kisafilm cekme hayalim var.
Ama makine almak disinda hicbir sey yapmadim:)

1- Tiyatro
2- Konservatuvar ya da özel eğitim
3- Özel eğitim alıyorum ama çok iyi isimlerden almak istiyorum (Nadir Sarıbacak mesela) o yüzden pek yeterli gelmiyor açıkçası. Yeterli gelmediği için yerimde sayıyorum zaten.

1) İstanbuldan ayrılıp sakin bir yerde takılmak. İstanbulda kalırsam da evime yakın huzurlu iş bulmak. Yurtiçi ya da yurtdışı gezmek. Mümkünse gelecekteki sevgilimle gezmek.

2) Önce mezun olmam gerekiyor. Uzatmalı okuyorum moraller bozuk. Sonrasında biraz babama güveniyorum. Kendi işi var belki yanında çalışır öyle kaçarım bir yerlere.

3)Önceden eski sevgilimle küçük bi avrupa turu yapmıştım, yabancı arkadaşlar vardı onlarla baya gezmiştim. Bu yaz arkadaşlarımlayım şimdilik fethiye civari plan yapıyoruz dağ taş tırmanıp atlayıp dalıcaz ^.^

1- pek bir hayalim yok sanki , gerci ev filan bakıyorum ara ara
2- ev alacaksam para lazım
3-

1. dünya'yı gezip, her ülkenin sokak yemeklerini yemek.
2. para kazanmak.
3. okuyorum, street food videoları seyrediyorum.

saygılar.

1. Kötü insanları itiraflarını kayda alıp öldürmek. Başta çocuk tecavüzcülerini.
2. Evli olmamam gerekiyordu artık evliyim.
3. Hiçbir şey ve yine hiçbir şey.

1) şuan içinde bulunduğum durumdan, depresyondan kurtulmak.
gemileri yakıp risk aldığım, benim için hayati öneme sahip olan lys'yi kazanıp bölüm değiştirmek ve artık istediğim bir düzene kavuşmak.
2) deli gibi ders çalışmam gerekiyor.
3) deli gibi ders çalışıyorum.

mesleki olarak yanıt veriyim kendimce

1.amerikada mühendislik yapmak
2.hali hazırda avrupadayken burada amerika menşeyli bi firmada işe başlayıp bikaç yıla oraya geçmek
3.çok çaba sarfettim ve çok yakınım

1- harley davidson alıp türkiye turuna çıkmak. (iç anadoludan öteye geçmemek kaydıyla, belki karadeniz istisna olabilir) turu, günlük tutarak ve fotoğraflar çekerek anılaştırmak.
2- para gerekiyor
3- para biriktiriyorum

1. engelli yaban hayvanlari icin hayvanat bahcesi yapmak. hayvanat bahcelerine karsiyim ama engelli olup da yaban hayatina donemeyecek hayvanlar icin isterdim.

2. bilmiyorum. ama burdaki hayvanat bahcesinde gonullu calisabiliyormusuz (ustune para verip). ona basvurcaktim ama almancamin cok iyi olmasi gerekiyormus, kaldi..

3. duyuruyorum, belki ayni kafada biri cikarsa birbirimizi gazlariz:)

1-gezgin olmak, çalışmadan yaşayabilmek
2-para biriktirmem gerekiyor
3-para biriktiriyorum

1- dünya turu yapmak.
2-maddiyat kısmı için çalışıyorum.
3-ufaktan ufaktan vize gerektirmeyen yerleri ziyarete başladım.Bunun yanında vizesiz seyahat gelsin Avrupa'dayız.

1. severek, sabah mutlu olarak gideceğim işi yapmak ve bundan zengin olmasam da rahat bir hayat yaşayacağım bir kazanç sağlamak
2. ne istediğimi bulup kendimi bu anlamda yetiştirmek ve şans
3. ne istediğimi tam olarak bulamadım. araştırıyorum.

d) yok

1- 100kg vermek ve IRONMAN olmak (Ironman 70.3 triatlonunu bitirmek yani)
2- Az yemek ve spor yapmak gerekiyor
3- 85 kg verdim, haftada 13-14 antreman yapıyorum (hergün çift antreman 6:30 - 18:00)
Yarış 23 Ekimde bakalım bitirebilirsem yazarım.

İşe gitmememe yetecek kadar servet yapmak. Çalışıyoruz onun için de.

python ogrenmesi kolay bi dil, iyi bi baslangic olur programlamya.
turkce istihza.com var, ingilizcen varsa learn python the hard war gayet guzel bi kaynak. ayrica turkiye'deki python etkinliklerini de takip etmeni oneririm pyistanbul gibi, tolpantilari konferanslari vs oluyor, ordan da cevre yparsin

vaktiyle benim bir pythoncu bir arkadaşım vardı , python'u yalayıp yutmuştu . bana derdi ki:"başka bir dilde çalışmam gerekirse bilmiyor olsam da o dili internetten o dile özgü kütüphane ve fonksiyonları bularak istenen işi yaparım." diyordu.

Amacın ileri seviye programlama olsa da olmasa da iyi bir başlangıç . python veri analizi gerektiren analizlerde de diğer dillere nazaran daha çok kullanıldığı için bölümünle ile ilgili kariyerinde işine bir gün yarar . Hazır vaktinde varken başlamalısın bence yarın birgün işe girdiğinde başını kaşıyacak vakit bulamayabilirsin.son olarak baştan başlayacağın için altyapı olması olmaması gibi düşüncelere odaklanma , yapamadığın yerde buradan sorarsın insanlara ;)

codecademy.com

bence de oldukca ideal bir dil. eger ne yapacagim python'la diyorsaniz, google appengine'de phyton secenegi de var. web sunucu yazilimini yapip, web uygulamasi gelistirebilirsiniz. cok temel html, css bilgisi yetecektir.
cloud.google.com
eger uctuysam kusura bakmayin:)

Çok teşekkür ederim cevaplar için, anladığım kadarıyla şu aşamada benim için en ideal program python ve öğrenilecek yer de codecacademy veya pythontutor gibi duruyor. Zaman zaman tam anlamadığım yerler olursa da istihza gibi türkçe kaynaklar da oldukça güzel. Herkese yorumları ve mesajları için teşekkürler :)

@bir varmis bir yokmus, şimdilik o seçenekler benim için biraz zor gibi duruyor ama ileride neden olmasın :)

Kısırlaştırıp sokağa salın

tabi ki sokak ya.

insanı sokağa mı atmak yoksa f tipi hücreye mi kapatmak diye soru sorar mıydın?

bu arada mahallede göz kulak olun hep kediye. kedi yuvası falan yapın mamasını vs. verin. sonra isteseniz de eve girmez zaten

Tchuck askerde olacağım için ulaşma imkanım olmayacak :(

ne zaman gidiosun askere, askere gidene kadar sokaktaki şartlarını iyileştir. sonra sokağa alışır zaten

Yarın sabah 6da yola çıkıyorum

o zaman bırak gitsin yapacak bişi yok :)

barınak ollmaz ama kesinlikle

Ya eve alisan kedi sokakta da zorlanır ki. Başka kedilerden dayak yer, yemek bulamaz vs vs. Hiç yakininiz yok muydu en azından siz dönene kadar bakacak? Aileniz de mi bakmaz? Yazık hayvana, üzüldüm şimdi.

yok yok düşünüdğünüz kadar zorlanmaz. mahalleli mama bırakıyorsa sağa sola, 3-5 gün dayak yer sonra akıllanır.
içgüdüleriyle yaşayan hayvanlar bunlar, ne yaparsan yap içindeki yaşama refleksini durduramıyorsun.

bir süre zorlanır sonra canavara dönüşür. ben onlarca kedi baktım, çoğuna da bahçede baktım.
mahalleli kedilere yardımcı oluyorsa hiiç sıkıntı olmaz. 6 ay sonra askerden döndüğünüzde de siz bakmaya devam edersiniz. hem daha havalar soğumamış olur.

:(((((

Dusundugunuz gibi değil gerçekten tüm şartlari zorladik ama olmadi en son 2 seçenek kaldı sokak veya barinak. Herkese çok teşekkürler bu arada.

bahçede kedi bakan insanlar var. sokak kedilerinin bahçesine gelmesine izin veren, her daim o bahçede temiz su ve mama bulunduran. öyle bir bahçeye bırakın en azından. yine sokakta gezip kalacak yer bulamadığında o bahçeye sığınır.

Ben de dağlık yerde köpeklerin çeteleştiği yerde oturuyorum kedilerin yaşama şansı az. Yavru bulunca iyileştirip, kısırlaştırıp kozyatağına ya da kadıköye bi parka götürüp salıyorum. Arada ziyaret ediyorum gayet mutlular bir şey olmaz.

İzmir Buca bu konuda bildiğin hayvan bahçesi. Hasan aga parkı, Deu ikt. fak. civarına bir bakın her taraf kedi, her taraf köpek. kötü görüntü. Belediye sokağa salıyor toplanan köpekleri, yerleri yokmuş. barınağa verseniz bile sonu yıne sokak.

bence birden saliverirseniz sokakta yapamaz. ben sokakta alip tedavi ettirip bir ay kadar evde baktigim kediyi sirketin bahcesine biraktim. catiya cikmis. uc gun aradim zar zor buldum. burdan birileri umarim sahiplenip sokaga alistirabilir.

@bir varmis bir yokmus burada da ilan verdim ama sonuç olumsuz. Sanırım ya cins değil diye, ya da şekilsiz maymun diye kimse beğenmedi.

Tek tesellim 6 aylık olması, belki böylece çabuk adapte olur

@fraise maalesef bakacak kimsem yok. Eş dost adı verilen kişiler hayvanları uzaktan seven kişilermiş. O sebeple tek çare bu kaldı.

Mobildeyim edit yapamıyorum

Son durumda ne yaptınız? Merak ettim kedicigi.

herkese tesekkürler.bahsi geçen güzelliğe, güzel bir yuva bulundu.
not: duyuru sahibi şu an askerde olduğu için hesap kız arkadasına emanettir :)

yok, aynen anladigin gibi.

Yazılımcı ekipleri de var.

yandex turkiye'de olduguna gore, google turkiye'de hayli hayli vardir.

Tahminlerden değil de somut deliller üzerinden gidebilir miyiz :)

@the coolest dude ve @evimin paspasi, Google tr'de çalışan tanıdığınız/bildiğiniz bir yazılımcı var mı?

100% emin olmamakla birlikte yok diye biliyorum. google'ın sanırım san francisco ve dublin ofisleri dışında yazılım ekibi yok.

Hayir Turkiye ofisinde yazilimci yok. Teknik destek var yazilimciya en yakin. Dublin'de de yazilimci yok. Avrupa'daki yazilimcilar Zurih'te.

@crown teknik destek ekibinde çalışanların iş tanımlarını ve aldıkları ücret aralığını öğrenebilmemin yolu yordamı var mı biliyor musun?

Maasi ogrenemezsiniz. Pozisyon acilirsa is tanimina Jobs'tan bakabilirsiniz:

Linki normal yapistirinca Duyuru bozuyor, kisalttim: goo.gl

www.glassdoor.com dan belki bulabilirsiniz

yazılımcı yok ama "google cloud" müşterilerine destek veren yazılım mimarları var.

1- ucretsiz iptalli booking simdiden bak/rezerve et. Cok yogun olabiliyor. Akrabanda kalman kesinlesirse iptal edersin. Ayrica akrabanda gece filannrahatca eve girip cikabilecegine emin misin?

2- bunu ancak kendin bilebilirsin. Beni kessen yoruldum demem seyahatte, 20000 adimdan asagisini zor atarim mesela.

3- hangi muze olduguna bagli. Mesela sanat tarihi muzesi (kunst historisches museum) rahat en az 3-4 saat alabilecekken, schönbrunn max 2 saat surer.

4- zaten seyahat saglik sigortan olacak, endiselenmeni gerektirecek bi durum olmaz.zaten tum saglik personeli ingilizce konusuyor. Cok acil bisey olursa, alrabanlar da olmazsa acarsin bi duyuru,'viyana'da yasayan baya bi duyurucu var anladigim kadariyla. (Biri de ben zaten)

5- sen kendi listene neleri yazdin ya da daha once avrupada nereleri gordun, nelerden hoslanirsin vb bilmeden buna cevap vermek mumkun degil.
Ama sakin mozartnkiyafeti giymis tiplerden bilet filan alma, bi arkadasim almis, kic kadar salonumsu yerlerde siradan orkestralarla yapilan turist konserleri dedi. Memnun kalmamis. Operaya ya onceden ayiracaksin niletini ya da ayakta bilet alacaksin.

6- konferansla birlikte oldukca ideal bi sure.

@kuehles blondes cevaplar için çok teşekkür ederim.

- gece çok geç eve gideceğimi sanmıyorum, çünkü hem çok dağıtmalı bir eğlence anlayışım yok hem de onu istediğim zaman burada yapıyorum. yine de tam kararımı vermedim ama, maddi olarak çok cazip geliyor tabii. ücretsiz iptalli seçenekler çok mantıklı.

- vizesiz gideceğim için seyahat sigortası zorunluluğum yok, yine de her ihtimale karşın yaptırmak mı lazım? isviçre vatandaşıyım.

- şu an belirlediklerim schönbrunn, stephansdom, groß-rad, leopold museum, kunsthistorisches museum, otto wagner pavilion, ulusal kütüphane, hunsertwasser haus/museum, mumok, naschmarkt, architekturzentrum, bir de mutlaka görmek istediğim yapılar var (mimarım). başkalarının hazırladığı, kenti yürüyerek deneyimlemek için birkaç harita var, onlardan birini seçeceğim. benim öneri olarak istediğim aslında daha çok turist rehberlerinde yer almayan, orada yaşayanların bilebileceği etkinlikler, kahve içmek, yemek yemek için yerler, vs.

o, uclu konserlere mutlaka gidin. opera, bale ve klasik muzik oluyor.

bedava bisiklet kiralanabiliyor. once kredi kartiyla kayit oluyorsunuz. bir saat icinde park yerine birakirsaniz ucretsiz. bu sekilde biz hep bedava kullandik. yalniz aklinizda olsun, birakmayi planladiginiz yerde bosluk kalmadiysa, baska yere gitmek gerekiyor. bu yuzden ucagini kaciran var midir bilmiyorum ama cok tehlikeli bir durum olabilir.
*bisikletle ters yone girmenin cezasi 100 euro, ona da dikkat edin.

1- ucretsiz iptalli yap bence de :) 2-3 gun kala iptal edilenlerden olsun. Son anda bile fikir degistirebilirsin boylece.

2- bizde gebietskrankenkasse ler var, onlardan sigortaliysan "europäische versicherungskarte" gibi bir seyimiz oluyor, onla yararlanabiliyoruz tum avrupada. Isvicredeki staatliche versicherung a sor ya da privat versichert isen sirketine sor.
Ama istanbulda yasiyordun galiba, sgk tam gecerli degil. (Aslinda sgk mudurlugune gidip bi form doldurabilirsin, avusturyayla anlasma var. ben buradaki gkk ile aslinda turkiye'de sigortali gibiyim ama dedigim gibi once hem burada hem de tr de sgkda onaylatmam lazim.)
Bence nolur nolmaz alin. Daha yeni arkadasim zehirlendi, sigortasini uzatmamis. Kilise hastanesine goturduk de ucretsiz baktilar anca. Almayabilirlerdi de.

3- groß-rad dedigin riesenrad sanirim. Yani bence cok espirisi yok ama gorunce karar verirsin tabi :D alti ustu dev bi donme dolap :D

Etkinlikler icin bildigim bi sayfa yok ne yazik ki, fscebooktan buluyorum/ arkadaslar soyluyor/afislerine denk geliyorum vb.
ama tarzina gore -hala tam anlayamadim, cici bici biri misin, yoksa solcu mimar mi ya da alternatif takilan mimarlardan filan mi.. Ona gore bisuru yer soyleyebilirim.

Herkese hitap edebilecek olarak:
Kleines cafe, kaffee alt wien, mon ami, cafe kafka, cafe espresso, charlie p's irish pub, molly darcy's irish pub, tel aviv beach, adria wien, motto am fluss cafe, centimeter, cafe liebling, brass monkey, cafe phil, neni am naschmarkt vb.

Guzel bi schnitzel icin plachutta (wollzeile) ya da plachuttas gasthaus zur oper veya gasthaus pfudl. Zum alten fassl, haas beisl vb.
Tafelspitz, gulasch vb iyi yemeklerdir.

Otto wagner e ilgin varsa rechte ya da linke wienzeile uzerinde wagner'in jugendstil cepheli tasarladigi binalar var.

Bir de biraz sapa kaliyor ama aslinda gitmesi cok kolay olarak: kirche am steinhof (otto wagner kirche) yaz google'a, bul, ilgini cekerse ona da gidebilirsin.

Tatli olarak: cafe schwarzenberg turistik ve pahali olmasina ragmen kesinlikle tavsiye edebilecegim bi wiener kaffeehaus. Tatlilari bu kadar mi guzel olur. En guzel apfelstrudel burada. Denedim, onayladim :D cafe centralin icine bi bak, dolan. Oturmana degmez, cok bozdu. (Ciddiyim)

U6 metro hattinin ve u4 un duraklari da otto wagner tarafindan dizayn edilmis. Uni. Wien in ana binasina gitmelisin bence bir de.

Ne cok yazasim gelmis.

Bir müzeye yarım günden fazla bile gider yav, ben müze gezmekten bi sürü yere gidemedim. Büyük ve gidilesi yerlerin hepsi birbirine yakın değil. Mesela daha merkezde, karlsplatz civarında falan olucaksan nehir kenarı ve lunaparklı yere gitmen zor, belvedere tarafı bile zor. Ne tarafta olucaksın ona göre ufak bi rota çiz kendine.

Bence snape i pek dinleme :) (kotu anlamda demiyorum, alinma ^^)

Karlsplatz dan lunaparka gitmen 10 dk metroyla (4 durak) belveredeye ise yuruyerek 15 dk surer, illa tramvay dersen de 10 dk yine. (D tramvayi)

Yine karlsplatz dan schönbrunn 15 dk civari metroyla, naschmarkt yuruyerek 5 dk filan.
Stephansdom 1 durak, opera 2-3 dk yuruyerek.

Karlsplatz - Oper diye gecer aslinda metro duragi, 3 metro hattinin ve onemli yerlere giden butun tramvaylarin kesistigi yerdir diyebilirim.
Hundertwasserhaus da yine karlsplatzdan 20-25 dk surer tramvayla (tabi ufak tricklerle daha bile kisa surer, bunun icin qando isimli appi yukluyoruz tabi)

durumumuz ayni yasim 28. 8 aydir evden cikmiyorum. siraladigin tum tedavi yöntemlerini denedim. emdr suresin ce gerileme yasadim. en iyisi bilissel davranisci terapu dedikleri.

geçmiş olsun sana da. karamsar olacağım ama ben de bu yaştan sonra bu problemlerden kurtulabileceğime inanmiyorum açıkçası, azaltsam iyidir. işin ilginci geçirdiğim ağır bir viral enfeksiyonun bu problemleri ortaya çıkartması. sözde ehliyet aldım ama ne arabayı kullanacak cesaretim var ne de yol biliyorum veya ezberleyebiliyorum.

hipnoterapi dünyada tartışmalı bir konu, tr'de yapanlar da düzenbaz. emdr ise hem dğnyada hem tr'de iyi çalışılan bir konu. yalnız emdr tek başına gitmez. terapinin bir parçasıdır. dolayısıyla emdr bilen bir terapiste başlamanız ve onun uygun gördüğü zaman emdr uygulaması başlar. sarı kantaron vs ise ilaçla beraber kullanılması çok tehlikelidir. tavsiyem; ilaç ve emdr beraber götürmek.

teşekkürler. peki tavsiye edebileceğiniz bir psikolog var mı EMDR için? sarı kantaronu antidepresanla beraber almıyorum. uyku ilacını bile almamaya çalışıyorum.

beraberden kastım aynanda değil, ilaç kullandığınız bir dönemde bitkisel bir ilaç kesinlikle kullanmamak gerekiyor. emdr için tanıdığım bir isim yok ancak emdr eğitimi tr'de çok iyi, dolayısıyla emdr eğitimi olan herhangi bir terapist size iyi gelecektir.

Öncelikle kullandığınız bitkisel ilaçlar ve özellikle sarı kantaron yan etkisi olmasa bile doktorunuzun verdiği ilaçların etkisini azaltabilmekte. Ancak burada konunun uzmanı olmayabilecek insanlara danışmanızdan anlıyorum ki siz antidepresanlarla ilgili kararınızı çoktan vermişsiniz.

Araştırmalar gösteriyor ki depresyon iyileşme oranı %85-90larda. Esasında en iyi tedavi edilebilen psikolojik hastalıklardan biri. Ve tedavide en iyi sonucun ilaç+psikoterapi ile alındığı da yine araştırmalarla saptanmış.

Emdr ve hipnoz psikoterapinizi götüren klinik psikoloğun tedaviye yardımcı olmak adına uyguladığı tekniklerdendir. Ancak uzman kişi yapabilir ve hastanın tedaviye yatkınlığı son derece önemlidir. Hele ki hipnozda. Depresyon tedavisi için bu iki yöntem de şart değildir.

Şuna karar verebilirsiniz, önceliğiniz saydığınız semptomları yok etmek mi yoksa semptomları kendi haline bırakıp derinlemesine kendinize dair psikoterapik bir müdahale mi? Buna göre bilişsel ya da psikanalitik ekolle çalışan birini seçmek bir öncelik olabilir.

Toparlayacak olursak, kendinize yapacağınız en büyük kötülük konunun uzmanı olmayan biriyle bu olup bitenle başa çıkmaya çalışmanız olur, buna kendiniz de dahilsiniz (klinik psikolog ya da psikiyatrist olmadığınızı varsayıyorum)

hay uzman kisiniz batsin kim olm bu uzman kisi. tamam emdr iyu o iyi bu iyi de kim yapacak kardesim bunu? hastayiz anasini satiym pesine dusemiyoruz bu uzman kisinin. bir taraflari zorlarken daha berbat durumda kaliyoruz cogu zaman. lanet gelsin ya! isin icindeki insanlar bile nasil yaklasilacagini nasil yardim edilebilecegini bilmiyor kaldi ki o karmakarisik dusuncelerden sen de durumu izahat edemiyorsun cogu zaman.

yuksek muhendisim, fakat son 1 aydir yevmiyeli elektrik ustasi olarak akrabamin yaninda ise basladim. cok iyi geldi turlu mesuliyetleri azaltmak acisindan. fakat tek bir darbe daha mahvedecek beni, surekli birseylerden kacmak istemiyorum artik.

bilmiyorum dogru mu anladim ama su sitede tavsiye edilenlere bakabilirsiniz
www.tavsiyeediyorum.com

Sağolun cevaplar için. Sorun şu ki gittiğim psikoterapist, hipnoterapi ve EMDR'yi safsata olarak görüyor. acaba kibarca mail atıp kendime yeni yer mi arasam?

şu an uyku ilacını kestim, onun yerine sarı kantaronu kullanıyorum aslında. günde 5-6 saat uyuyabiliyorum. uyku ilacı (diasem) aldığım kadar kötü de hissetmiyorum gün içerisinde.

önceliğim semptomları yok etmek ancak otuz yaşına merdiven dayadığım için yok olacağına da inanmıyorum. bilinç altıma inilmeli gibi hissediyorum.

psikolog için diğer bir sorun da maddiyat ve katkısı. her seansta yüzlerce lira alacak ne yapıyor bu adam diye içimden eleştiriyorum. ikinci seansın hiç bir katkısı olmadı. psikolog zaten bildiğim ama yapamadığım şeyleri tekrarlıyor, ki kendisi aslında iyi bir psikolog.

@bir varmis bir yokmus

teşekkürler ama linkteki doktorlar güvenilir mi acaba? doktortakvimi.com'da (eski eniyihekim.com) araştırma yaparken sitenin negatif yorumları kabul etmediğini anladım. bu devirde güven olmuyor maalesef.

Uzman kişi(bknz.TDK)Belli bir bilim dalında lisansüstü öğrenim derecesine sahip kimse. İşin içindeki insanların kim olduğuna bakmak lazım önce nasıl yaklaşılacağını bilip bilmemelerini değerlendirmek için ki, bu da size bakılacak bir şey daha çıkartır. Bakmayalım.
Konu ruhsal hastalıklar olunca her şeyin soyut kalması olağan bu yüzden başka bir örnek üzerinden anlatmaya çalışacağım.
Diyelim 150 kilosunuz. Şişmanlık sizin semptomunuz. Semptomdan kurtulmak için öncelikle yapmanız gereken şey bir endokrinoloğa gidip biyolojik bir probleminiz olup olmadığına baktırmak olmalı. Bunun karşılığı ruhsal hastalıklarda psikiyatristtir. Sonra, bu endokrinolog kanınıza şekerinize bakar gerekirse ilaç verir ve sizi bir diyetisyene yönlendirir, bu da psikoloğa denk gelir. Burada ilgi çekilmesi gereken nokta şu. 150 kiloysanız bunu yaparsınız. 5 kilo fazlanız varsa direkt diyetisyene gidersiniz. Uygun programla yine de zayıflayamıyorsanız o sizi bir endokrinoloğa yönlendirir. Psikiyatrist ve psikolog ilişkisi de böyledir. Biyolojik alt yapıdan şüphelenildiğinde psikiyatrist devreye sokulur.
Diyelim endokrinolağa gittiniz, diyetisyene gittiniz hatta spora başladınız ve kilo veriyorsunuz ancak işin tabiatıyla yavaş yavaş. Baktınız ki diyet listeniz zaten sizin bildikleriniz 3 beyazdan uzak dur diyor. boşuna hem zaman hem para veriyorsunuz gibi hissettiniz. Püf nokta, bunları bilirken 150 kiloya çıkmış olmanız -konuşmayı sağlayan bölgenin serebellumda değil beyinde olması yalnızca konuşulduğunda beyinde yaşanan sinaptik hareketlenme terapi odasındaki konuşmaların yaşattığı fark için önemli bir destektir bence. Ama "diyetisyen zaten bildiğiniz şeyleri söylüyor", o sırada bir reklama denk geldiniz "bilmemne lazer yöntemiyle 1 haftada 6 kilo, liposuctionla 20 kilo verin..." Bu yöntemler gerçektir. ancak size uygun mudur? vaatleri gerçek midir? Bunu ancak bir uzman bilir (uzman için bknz. yukarısı) tıpkı EMDR ve hipnoz gibi.
Bunun yanında birde otlar çaylar vardır 1 ayda 50 kilo verdirir bunun da karşılığı ilişki uzmanları, yaşam koçları vs..(sözüm ruhsal bozukluklar üzerine çalışanlara)

Bu ülkede psikologların bağlı olduğu kurum Türk Psikologlar Derneğidir ve kağıt üzerinde Kanarya Severler Derneğinden farkı yoktur. Meslek odası yoktur. Derneğe üye olup olmamak psikoloğun keyfindedir. Bu sebeple doğru ruh hekimini bulmak hastanın sorumluluğundadır. Hasta, bu sorumluluğu yerine getirmek için öncelikle çalıştığı psikoterapistin klinik psikolog olmasına önem göstermelidir. Klinik psikolog, en az yüksek lisansı süresince süpervizyon almış kişidir. süpervizyon; kısaca danışanın izniyle kaydedilen seansların bir hoca eşliğinde dinlenilmesi ve cümle cümle psikoloğun eleştirildiği eğitimdir. Klinik psikologlar her cümleyi nasıl doğru kuracaklarını, nerede hangi cümleyi kuracaklarını öğrenirler. Çalıştıkları ekolü özümserler. Süpervizyonu almamış olanlar öğrenmezler. Süpervizyon vermeyen klinik psikoloji yüzsek lisans programları olduğunu duyuyorum şimdilerde. Bu sebeple direkt sorun. Süpervizyon almış mı, kimden almış?
Eğitimlerinden emin olduğunuz bir klinik psikolog ekolüne bakılmaksızın size fayda sağlar, ne yapıyorsa bilerek yapsın kafi. Ancak aradığınız bir sihirli değnek ise lütfen bunu bulamadığınız için öfkelenmeyin çünkü bulunmuş ve sizden saklanılıyor gibi bir durum yok.

Acını paylaşıyorum. Geçer canımın içi. Ama görmezden gelme acını olur mu. Belki ağladıkça, haykırarak ağladıkça, daha iyi savaşır hale geleceksin.

Güzel anılarını düşün, o eski güzel günleri... Bir gün tekrar hepsi geri gelecek, biliyorsun. Zor günlerin ardında hep huzur saklanıyor.

sana şunu armağan etmek istiyorum www.youtube.com

Powerpuff girls, papatya cayi, sadece bu gece gökyüzü, uzaktaki yildizlar, evrenin buyuklugu, insanin aklinin anlayamayacagi kadar buyuk bir yerde her birimizin ayri ayri sonsuz yalnizliklari, istanbul un aslinda hem ne kadar guzel hem de ne kadar boktan bir sehir oldugu, acilarimizin cogunun aslinda ne kadar siradan oldugu, kotu bir seyin olacagini bile bile kendimizi ona hazirlayamayisimiz, sevgisizlik, bol bol arkadas ve sevgi ilüzyonlari, hicbir seyin aslinda o kadar da onemli olmadigi cunku en aci seyin aslinda kendi ölümümüz oldugu ve bunun ne zaman olacagini bilemeyisimiz, anilarin boktan kandirmacasi ve baglayiciligi. Hepsi var ve ben senden ayri bir insan olarak hepsini bu gece dusundum, ne hissediyorsan aynisini hissediyorum ve senin yanindayim, masalsi seylerden ziyade kieslowski nin uclemesinden blue yu izlemen ve ne yasiyorsan onunla yuzlesmen belki daha da iyi olacaktir. Ve aslinda karsimizdaki apacik gercek her sey hic yasanmamis gibi unutulabiliyor insan zihninin mide bulandirici iki yuzlulugu. Uzme kendini ben senin yanindayim ve bunu o kadar icten soyluyorum ki seni seviyorum.

depresif oldugum zamanlarda yataga girip wallace and grommit izleyesim gelir.

bir de aklima ari kusunun hikayesi geldi; ama ingilizce:
www.youtube.com

Öncelikle her iki cevap için de çok teşekkür ederim, şarkıyı iki kez dinledim, tekrar dinleyeceğim.

powerpuff girls'den ziyade başka çizgi filmleri seviyorum aslında - evet kazık kadar insanım ama ne yapayım? belki birazdan birini izlerim. bir de isyan etmek anlamında değil ama büyümek güzel birşey değil gibi (büyüyeli çok oldugu için yeni bir düşünce değil). Bazen Peter Pan gibi olmak nasıl olurdu diye düşünüyor insan ama belki o zaman da üzülecek birşeyler olurdu.

Masalları çok severim, o yüzden masalsı dedim - böyle çok tatlı, çok güzel resimleri olan bir masal kitabının içinde, o resimlerin içinde kaybolmak, birden o dünyaya dalmak güzel olurdu sanki.

Kieslowski'nin üçlemesini biliyorum ancak hiçbirini izlemedim, önerinizi not alıyorum.

Hiçbirşey yaşanmamış gibi unutmaya da ihtiyaç duyuyor insan ama bazen ve düşünürseniz adapte olmak ve unutmak insanın (zihnimizin) elindeki tek silah (tabiri caizse) çünkü unutamasaydık delirirdik. Ancak bakış açınızı ve söylemek istediğinizi anlıyorum.

Gökyüzüne bakmak aklıma gelmemişti, ara sıra baktığım başka bir pencere var ama şu an bulundugum odanın penceresinden karşıdaki yeni biten inşaat izin vermiyor artık yıldızları görmeme.

Ben de içtenlikle teşekkür ederim, gerçekten.

@bir varmış bir yokmuş, size de çok teşekkür ederim, çok tatlıydı animasyon:) Kuşları da çok severim, hayvanlar da çok sevimliydi, hikaye biraz da karınca kıssasını anımsattı.

Ama elimden gelenin en iyisini yapmak konusunda başarılı değilim, onu kabul etmem lazım:(

peki, komik kopekler olur mu?
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Olur, izledim de, en tatlısı da sonundaki kanguruydu:)

Hiçbir şey canını sonsuza dek aynı şiddette sıkmayacaktır.

thanksgiving.epicm.org

quanche o site de açılmıyor meelesef

vay amk... quanche'in verdigi linke bi girim dedim. kapı numarama kadar her şey çıktı...

bi postgresql databaseine import etmen lazim.

Quanche nin linkiyle cayir cayir://

glogg indir.

Site açılıyor mu ben açamadım?

kapanan thanksgiving.epicm.org yerine açılan yeni site.

thanksgiving.who.ec

amk bütün bilgiler sitede. düzeyim böyle düzeni.

siteyi açan çocuğa mail atmıştım, cevap vermiş adam ahaha. hoster'ım göt korkusundan kapattı(rdı) deyip, synche'nin attığı linki gönderdi.

Cok kotu. Alacak-verecek davalari olanlar, ne bileyim belalisi olanlar filan.. Kapi numaramiza kadar neredeyse, bravo.

Ayrica benle ayni soyadda ne kadar cok kisi varmis. Ilk 50yi gosterirken benim aileden kimseyi gostermedi. Devamini nasi gorebilirim ajdjd

Veritabanı dosyası o, notepad ile açılmaz. Veritabanı import yapabiliyorsan yapacaksın, yapamıyorsan hazır yapılmış yerlerden bakacaksın.

başka site ya da alternatif var mıdır hiçbir türlü açamadım ben :(

@burchak, synce'ninki calisiyor.
yalniz adres verileri cok eski. guncelleme yok muydu?

silahlanmaya karşı değilim ancak şöyle bir durum var silahı alıp evde kasada kilit altında tutacaksan o iş olmaz. belinde taşıman lazım ki amacına uygun olsun. ama belde taşıyınca da sen silahı çekersen karşıdaki seni vurur. garip gurup işler

bireysel silahlanma hiçbir şeyi düzeltmeyeceği gibi, daha da boka götürür, ölümler ve sorunlar daha da artar.

belimde taşımayacağım ancak gene de bulunmus istiyorum. dışarda zaten kavga eden bi insan değilim. ama herifler oturdugun eve gelip vurabiliyor seni. böyle de değişik bi memlekette yaşıyoruz

zorunlu hal ve bazı mesleki durumlar haricinde pek olumlu bakmiyorum.
düşmanın olmasa bile riski var.

"silahlanmak" kısaca gidip bir yerden silah almak değildir. en geniş anlamıyla silah "bulundurmayı" bilmek lazım.

örnek olarak, gidip bir tabanca al, kenarda dursun diye birşey yok. onun haftalık, aylık, yıllık bakımlarını yapman, parçalarına ayırıp yağlaman gerekiyor. bunları biliyor musun? bunları yaparken kaza çıkmayacağına garanti verebiliyor musun?

onun dışında silahı tutmak, ateşlemek kısaca kullanma kısmı da var. silahın emniyet ayarlarını, mermiyi namluya sürmeyi, geri çıkarmayı, silahın ağırlığını ve en önemlisi geri tepmesini nasıl yöneteceğin çok önemli. nişan almak, birden fazla atış yapmanın gerektirdiği duruma girmek ve en önemlisi karşı tarafta da silah varsa bir çatışmaya girmek çok zor şeyler. bunlara alışkın değilsen sırf mermi sesinden ve geri tepmeden korkup silahı bi tarafa atıp kaçarsın. kaçarken de arkadaki seni vurur, öyle kalırsın.

bütün bunlar teferruat değil aksine aldığın silahın beraberinde getirdiği sorumluluk ve durumlar. bunların bilincinde olmak lazım. ortam kötü olmasına rağmen bireysel silahlanmayı desteklemiyorum.

2 adet tabancam 2 adet tüfeğim var. Şimdi öncelikle silahların hem kendisi, hem resmi işlemleri belirli miktarda para gerektiriyor, bu para yılda 2-3 bin lirayı bulabiliyor. Bir de en başta harcadığın para var tabi, ortalama bir tabanca resmi işlemleriyle beraber 4-5 bin tutuyor, seviyeyi yükseltirsen bu 15-20 binleri de bulur.

Bir de alıp kullanması var, eğer şehirde yaşıyorsan poligonlara gitmen gerek. Fiyatlar ortalama kendi mermini kullanacaksan atış başı 1 lira, onların mermisi ise 3 lira falan oluyor. (Yasal yollardan mermi satın alma sınırı yılda 200 mermi) Yani silah sahibi olacaksan kısa vadede en az 5-6 bin lirayı gözden çıkarman, kullanacaksan da yılda 2-3 bin lirayı gözden çıkarman gerek.

Yanımda taşımıyorum çünkü hafif sinirli bir adamım, tartışma içerisinde kalırsam kullanmaktan çekinmem diye tahmin ediyorum. Hiç bir tartışma da ne uğruna olursa olsun hapiste yıllarca yatmaya değmez.

Bunun yanında silah sahibi isen, sokağında veya civarında faili meçhul silahla yaralanma vs. olursa senin silahın da incelenmeye alınır, uğraşırsın.

Alıp evde bulundurmak en ideali. Dışarıda kulağını her şeye tıka tartışmaya girme, evine kadar gelen tehlike zaten gözünü karartmıştır o silah en son dayanağın olsun.

@eindaclub silah aldıktan sonraki gereklilikleri ve bakım yapılması yağlanması gibi şeyleri biliyorum. elime ilk kez silah almış olmayacağım. atış deneyimim var. bi çok kez de ava gittim. derdim çatışmaya girip karşılık saydırmak değil öyle bir durumda tabiki herkes gibi bende panik olurum.
@once maliyetleri az çok biliyorum. mermi işini de muhtar dayıdan çözerim büyük ihtimal.(ki zaten hemen alamam para işini çözmem vakit alır) şimdilik bende bu fikri kafamda oturtmaya çalışıyorum. alırsam üzerimde taşımak gibi bir düşüncem yok. son çare olarak kalmasını istiyorum.

@Sour hocam neden bu kadar karşısınız peki ?

silah başa beladır. normalde 1 2 tartaklanmayla atlatılabilecek bir olay yüzünden hayatınız kayabilir; gerekmediği halde öldürebilir ya da ölebilirsiniz. sizde silah olduğunu gören kişi kendi silahını çekebilir, işler sarpa sarabilir. şahit olduğum örnekleri var.

Ben de karsiyim. Silahla yasayan silahla olur.

bireysel silahlanma her şeyi boka götürseydi dünyada adam başına en çok silah düşen ülke olan isviçre suç batağı yarrak gibi bir ülke olurdu.(%25 bireysel silahlanma oranı, her evde bulunan kişinin üzerine zimmetli devlet silahını saymadan bu rakam, 2011 de bireysel silahlanma yasalarını sıkılaştıralım mı diye sormuşlar referandumda ve direk hayır çıkmış)
yani sorun bireysel silahlanmada değil. bu eğitim sistemi, boktan adalet sistemi ve ayrıştırmaya dayalı devlet politikası ile suç patlaması yaşanması normal, şu an için silahım yok, edinmeyi düşünüyorum.
zaten kötüler silahlı.

bu konu hakkında ben de uzun zamandır düşünüyordum.

bir defa taşıyan kişi çok iradeli olmalı. malın biri yüzünden elimi kana bularım diye vazgeçmişliğim var.

savunma sporlarına yönelmeye karar verdim.

10-12 yıl önce bir oyuncu yazlık komşusu çok ses yapıyor diye korkutmak amaçlı kuru sıkı silahıyla komşuyu ziyarete gitti, komşuda gerçek silah varmış oyuncuyu öldüğrdü. sen tehlika anında korkutmak için çıkartırsın silahı, adam hızlı davranır gidersin b*k yoluna veya adamda silah geçek o an korku, adrenalin vurursun adamı al başına belayı yine gidersin b*k yoluna.
sadece bu bile benim evime sılah almamam için yeterli. birde belinde silah olan adamın gereksiz bir özgüveni oluyor. ben belinde sılahla gezen ama manganda olmayan bir kişi daha görmedim.

Ben de senin gibi dusunuyorum mutlaka alinmasi lazim ama arkadaslar bahsetmis bakim yillik masraf vs ayrica soyle durumlar da var tatile cikacaksin mesela silahi evde birakamassin onu da yaninda goturmen gerekiyor bunun icinde valilige gidip izin alman gerekiyor bir suru sacma proseduru var. Bunlari gectim silah aldin ve birini vurdun en fazla 24 saate tutuklanirsin balistik mi diyorlar tam bilmiyorum ama direk senin vurdugun belli.

Bence bunlarla ugrasmak yerine sadece evde tutacaksan ruhsatsiz temiz bir silah bulup almayi tercih edebilirsin.

8 milyonluk isvicre ornegi cok boktan olmus. evinde silah olan adamlarin ortalama gelir duzeyleri, egitim duzeyleri ne ola bakildi mi? isvicre'de "suc dusuk demek ki bireysel silahlanma iyidir" demek icin once birkac leylegi **mek gerekir.

bireysel silahlanmanin atayurdu abd'dir. evinde silah olan guruhun gelir ve egitim dagilimlari da ayni turkiye gibi her uctan adam barindirir. bu yuzden cok daha iyi bir orneklemdir. bir abd istatistiklerine bakip suc hakkinda konusun.

@kyha+1

Destekliyorum. Uyuşturucu ve silah gibi şeyleri toptan yasaklarsanız bu sadece teoride olur. İşin kaçakcılarını zengin edersiniz. Kötü insan bu silahları bulabilecek ben ne yapacağım peki? Evime gelen insana ne yapayım boksa gidiyorum ama ne işe yarayacak o sırada? Polisi mi bekleyeceğim? Etraftakiler mi yardım edecek? Yanına koruma verilen kadınlar öldürülüyor eski kocası silah bulmuş ya da bıçaklamış eee kadın da beklesin ölümü artık.

İnanılmaz rahat ve iradeli insanım. Bu olay çıksın yarın gidip alır evde tutarım muhtemelen.

Bireysel silahlanma karşıtı insanlar Brezilya örneğine baksın, yasal yollarla silah sahibi olmak neredeyse imkansız. Suç oranı da zirvelerde.

Silah illegal bir şey olursa, sadece illegal insanlar silahlanır.

şuan için en aklıma yatan ve benim gibi düşünen @kyha. derdim belime takıp gezmek değil yanımda gezdirmiyecem zaten. ama yarın bi gün erkek halimle tecavüze uğramayacağımın garantisi yok yada dinciler tarafından yakılmayacağımında hiç bir garantisi yok. benim derdim bu sadece

@507 türkiyenin bireysel silahlanma harici küçük amerika olduğu malum, ve ayıların silahı var(arm bears) herkese verilsin (bear arms) rahat edelim.

arada örneğin isveçte de tam otomatik silahlar dahil olmak üzere ruhsatla edinilebiliyor ve gene suç oranları malum.

yani sorun burada bireysel silahlanma değil, suç oranlarına bir ülkenin eğitim düzeyinin, ekonomik yapısının etkisi çok daha fazla, brezilya örneği var kapı gibi.

evet bireysel silahlanma sorunu çözmez ama son tahlilde en azından evde bir silah bulundurmakta fayda var.

belimize takıp gezmenin alemi yok, ancak bir gün elinde silahla kapıma biri dayandığında adamın insafına ve polisin keyfine kalmamalı güvenliğim.

kılıçla yaşayan kılıçla ölür.
ha bi de:
www.imdb.com

@kyha, bir gün elinde silahla kapına biri dayanması durumu hiç olmasa daha hoş olmaz mı? illa kapına birinin silahla dayanması sana normal geliyor da, senin silahın olmamasına mı hayıflanıyorsun?

zaten bu mantık bok yolu mantığı. sizin gibiler için etrafı barikatla çevrili bir bölge kurulsun madem ülkede, "silah kullanacaksan ya da bulunduracaksan bu bölgede yaşayacaksın kardeş, macburi" desinler. o zaman olur. ama benim mantığıma göre hiç silah olmasın, anlatabiliyor muyum?

osman abimizin güzel bir videosu var konu ile ilgili.
www.youtube.com

@loveinaflipbook: Elinde silahla kapıya dayanacak seviyede kişi zaten silahı yasal olmayan yollarla alıyor. Bu ülkede karadeniz bölgesinde bin liraya, güney doğudada 500 liraya AK-47 alınıyor yasal olmayan yollarla, önce bunu hallet sonra senin dediğine geliriz. Silahı yasaklamak o adamı silahsız bırakmaz, karşısındakini savunmasız bırakır. Silah yasaklanınca benzeyeceğimiz ülke Finlandiya değil Brezilya olur.

@once, öyle heriflere bulaştıysa birisi, ya polise haber verir, ya koruma tutar, ya da "diğer" şıkkında, ölmesinin de bu dünya için pek bir kayıp olacağını sanmıyorum. başka türlü o adamlar niye peşine düşsünler ellerinde silahla taa kapısına dayansınlar??

benim anlatmaya çalıştığımı anlamamaktaki ısrarınızı da takdir ediyorum doğrusu. ingilizce bilenler için gelsin madem:
www.youtube.com

Yahu sen İsviçre'de mi yaşıyorsun? Yan baktı diye birbirini doğruyor millet, daha dün otopark kavgasına karı-koca öldürüldü. Öyle herifler dediğin kişiler senin komşun, mahallede yürüyen adam, esnaf. Filmlerdeki gibi takım elbiseyle güneş gözlüğüyle takılan 190 boyundaki eski KGB ajanları değil.

Polis zahmet ederse 20 dakikadan önce gelmez olay yerine.

Koruma tutmak da nasıl bir hayal dünyasında yaşadığını iyice perçinliyor, hadi iyi günler toz pembe dünyanda mutluluklar.

Bir gün şu hayalperestler çoğunluk olup psikopatlaşmış bir toplumun ortasında bizi savunmasız bırakmaz umarım.

www.youtube.com bu da İngilizce bilenlere gelsin :)

Bence şart. İş adım adım suriye'ye doğru gidiyor. Alın, elinizin altında bulunsun. Çok zor şartlara gelirse kullanırsınız.
Ben görev harici taşımaya karşıyım. Bazen insan belindekine güvenip, gereksiz kabadayılık yapabilir. Sinirle çekip birini vurabilir...

@loveinaflipbook

cloud cuckoo land'te yaşamıyoruz, carebearların kolkola girip dans ettiği bir yer değil burası, çomaristanda yaşıyoruz ve o "adam"lara bulaşmasan bile onlar bir şekilde hayatın herhangi bir anında sana bulaşabilir, polise gitmek bir noktada şaka gibi bile olabiliyor, polis zaten o "adam"ların adamı bile çıkabilir.

www.hurriyet.com.tr

can alıcı kısmıdır

" "İmdat bizi öldürüyorlar" çığlığı attıkça, kahkaha atıp "Biz Allahız, kimse dokunamaz" diyorlardı. O kadar bağırmıştık ki, nasılsa birileri duyup polisi aramıştır, diye umutlanıyorduk. Fakat ne gelen vardı ne de giden. 17 saat boyunca kimse yardımımıza gelmeyince "Adamlar haklı, gerçekten bunlara kimse dokunamıyor herhalde" diye düşünmeye başladık. Bugün bile aklım ermiyor: O çığlıkları bir Allah’ın kulu duymadı mı? Kırık kapıdan hiç mi ses çıkmadı dışarı? Duyup, polisi aramayanları affedemiyorum. "

yani bu ülkenin gerçeği bu.

Sırf tartıştığı için karı kocayı evlerinin önünde acimadan öldüren adamların ülkesinde bireysel silahlanmaya Hayır diyemiyorum.

Fakat silah aslinda düşündüğünüz gibi bir onlem ya da tedbir degildir, evde tozlanmaya bırakılsa bile. Adanada ölen çiftin silahı olsaydı ölmezdi diyebiliyor muyuz mesela? Diyemeyiz çünkü evde silah olması onu kullanacak karakter sahibi olmayı sağlamaz. Yani silah kullanmak düzgün, sakin yapılı, hayatı seven ve kaybedecek şeyleri olan insanların yapabileceği bir sey degil. O çiftin silahı olsaydı bile kullanamazlardı muhtemelen. Duzgun, namuslu insanların aklina gelmez tehdit karisinda silaha sarilmak.

devlet olsam yasaklardim. edinenin de umugunu sikardim. kanun koymayi bilen uygulamayi da bilmeli utopyasiyla tabi.

gunumuz turkiye'sinde edineni anlamakla beraber genel olarak egitimli okumus yazmis insanlardan beklemeyecegiim bir hareket. bir tur onyargi sanirim. egitimli insanlar minik polat alemdarlar, ogun samastlar, sedatlar gibi silahla gezmez, evinde de bulundurmaz beylik tabancasi vs degilse diye dusunuyorum. koylulerde olur silah. biraz geleneksel bir egilimdir onlarinki de. Silahi oldugunu bildigim adamlarin istisnasiz hepsi ve/veya ariza, ego problemli, asagilik kompleksli, ruh hastasi.

size gelelim, belinde gezdirmeyeceksin, evde tutacaksin. onun yerine sok cihazi al, karete kursuna git, celik kapi taktir, pencereye demir taktir, baska semte tasin vs vs. bugunun yarini var, cocugun olur, bulur silahi bir gun, kardesini yanlislikla vurur oldurur. yani bunlar yasanmis seyler.

bir de somut olarak olay ani dusun. evde uyuyorsun, hirsiz girdi, uyandin. kafanda canlandir iste gerisini. her turevi ama. yani pratikte kafanda dusundugun gibi gelisir mi olay acaba? nasil olur? ihtimaller ihtimaller...

"ülkeye barış getirmeye geldik" diyorlar ya hani savaşlarda ülkeye çıkartma yapınca. aha o mantık sizinkisi. "barış için bombalamak, bekaret için s*kişmeye benzer" diye bir laf var, duymadıysanız bu vesile ile duymuş olun.

brezilya'da olsak o adamların silahla kapına gelmesini anlarım. burda ne yapacaksın da öyle bişey olacak, taa kapına kadar gelecekler ellerinde silahlar? ya ünlü, zengin birisindir (git koruma tut, ki zaten vardır), önemli şahsiyetsindir, bürokratsındır (o zaman polis sıkıysa gelmesin, ki zaten etrafında, yakınında hep olur), ya da mafya babası falansındır (o zaman da bi zahmet öl kardeşim).

çatapat da değil bu yani, her cinnet geçiren, arkadaşını kurşuna dizen kaçak yollardan almış elinde hazırda bulunduruyor olsun. onların da bir kısmı bireysel silahlanma ayağına alıyorlar o silahları.

ne kadar çok silah olursa o kadar huzurlu bir ortam olur sanıyorsunuz ya, umarım yaşayarak görmeyiz sağlamasını...

www.haberturk.com

habergazetesi.com.tr

www.olay.com.tr

www.konyahaberler.com

tr.euronews.com

www.haber7.com

Google araması ilk 2 sayfanın sonuçları bunlar, hiç de dediğin gibi kişiler de değiller? Millete laftan anlamaz diyorsun ama laftan asıl anlamayan sensin. O silah bu gibi bir durumda benim hayatta kalma şansımı %1 dahi arttıracaksa, o silahı bulundururum ben. Sen silahı yasaklarsan haberlerdeki adamlar gider çok daha ucuza ruhsatsız silah alır. (Ki zaten çoğu da öyle yapıyor, benim silahımı yasal alırsan belgelerle 5 bin lirayı geçiyor, ruhsatsızı bin liraya rahat bulunuyor) Bense silahımı iade eder, ruhsatsızını da almam başıma iş gelmesin diye. Olan bana olur.

@loveinaflipbook

Krds sen bayaa sacmaliyosun bu arada, haberin olsun. Burasi Türkiye. Bu memlekette evinin silahla basilmasi, gerzek ve ego manyagu bir komsuna gidip kibarca " biraz sessiz olur musunuz cocuk uyuyor, hasta var" demene bakar. Yok mafya yok burokrat... ya sokakta yururken ne baktin lan bana oyle uzun uzun diye evine kadar belinde silahli biri tarafından takip edilen arkadasim var benim.

@once,
1. ve 3. linkte bahsi geçen şahısların silahları olsaydı kurtulabilirler miydi dersin?
2. ile son link zaten aynı haber, onda da okumuş olsaydın "Yolaçan'ın silahını temizlerken ateş alması sonucu hayatını kaybettiği ihtimali üzerinde duruluyor." cümlesini görürdün :)
4. link hadi senin teorinle örtüşen tek link diyeyim
5. link de politik gibi duruyor, zaten silahı olsa da bir işe yaramazdı bence direkt.

ayrıca bu bahsedilen sorunların çoğu güvenlik sisteminin yetersizliği ile ilgili esasen. siz niye kök sebep çözümünü savunmayıp herkes kendi polisi olsun diye ısrar ediyorsunuz? o polisler niye var? o polisler görevini yapmak için ordalar. yapmıyorsa görevini, o zaman devlet bireysel silahlandırma çalışmaları yerine polis teşkilatına çeki düzen verecek. bu kadar basit. o zaman hepimiz etler güzel çıkmıyor diye kendi çiftliğimizi kurup kendi danalarımızı da yetiştirelim, gdo var diye tarla da sürelim, evler bok gibi, deniz kumu kullanıyorlar diye kendi evimizi kendimiz yapalım. devlet niye var o zaman? herkes gitsin kendi ülkesini kursun!

@sansli pipi, benim de istiklal ortasında kol kadar sustalı ile kovalanan arkadaşım var. devriye atan polis arabası görüp yanlarına gidip "beni bıçakla kovalıyorlar, meydana kadar bırakır mısınız lütfen?" dediğinde "taksi miyiz ulan biz?!" diye bir tepki alıyorsa bunun çözümü bir silah da onun alması değil, o polisin adam olup işini yapmasıdır.

umarım benim anlatmaya çalıştığım şeyleri anlayabilenler de vardır arada.

"ayrıca bu bahsedilen sorunların çoğu güvenlik sisteminin yetersizliği ile ilgili esasen. siz niye kök sebep çözümünü savunmayıp herkes kendi polisi olsun diye ısrar ediyorsunuz? o polisler niye var? o polisler görevini yapmak için ordalar. yapmıyorsa görevini, o zaman devlet bireysel silahlandırma çalışmaları yerine polis teşkilatına çeki düzen verecek. "

En başta mafya veya bürokratsan ölürsünden şuraya gelmen güzel. Bu sorunlar olmasa zaten silahlanmaya gerek kalmaz. Ama yine hayalperestliğine değineceğim kusura bakma; burası ortadoğu ülkesi. Şu sorunlar hallolmadan düzgün vatandaşların silahsızlanması sağlarsan, onları magandalara yem edersin.

Neden sırf işine gelen kısma yorum yapıyorsun? Sİlah kaçakçılığı dünyadaki en büyük pazarlardan biri, arkasında da devletlerden daha büyük güçler var. Sen bana şunu söyle, yukarıdakiler sağlanmadan sen beni, şuanki silahıma bin lira vererek ulaşabilecek adamlardan nasıl koruyacaksın? Şuanki toplumda kimseyle tartışmaman için ya evden çıkmaman, çıksan da kimseyle sosyalleşmemen gerek. Yukarıdaki bir yazarın dediği gibi, komşuya sessiz ol demek bile cinayet sebebi oluyor bazen. Haberler verirken "bu insanlar silahı olsaydı yaşardı" demedim, senin dediğin gibi sırf önemli insanlar silahla ölmüyor dedim. Silahın boş olup olmadığını kontrol etmeden silah temizlerken ölmeyi de doğal seçilimle açıklarım, öyle aptal bir genin gelecek kuşaklara geçmemesi isabet olmuş.

Genel olarak şunu anlamıyorsun; SİLAHLA ADAM ÖLDÜRENLER YASAL OLMAYAN YOLLARLA SİLAHLANANLAR, SEN SİLAHI YASAKLASAN DAHİ BU İNSANLAR RAHATÇA SİLAHLANACAKLAR.

Silahın illegal olması sadece illegal insanları silahlandırır. Her sokağın başına bir polisin dikildiği bir düzende de yaşamak istemezsin şuan sanırım? O zaman ŞUAN (bak iyi oku ŞUAN, senin dediklerin yapıldıktan sonra konuyu tekrar tartışırız) tek çözüm iyi insanların da kendini magandalardan koruyabilmesi.

@loveinaflipbook
Yav dostum tabi ki kolluk isini yaparsa bunlara gerek kalmaz da yapmiyor iste. 10 yilda yuzlerce olay sayilir bu sekilde. Yapmiyor abi işte. Kolluk isini duzgun yapmiyor. Evinin basilmasi icin de mafya cart curt olmana gerek yok. Sokakta durduk yere olmen icin illa kavga etmene de gerej yok. Evine giren hirsiz gece kizina tecavuz etmeye de kalkisabilir mesela. Bu ulke boyle ve bunlar allah kahretsin ki bu ulkenin gercekleri. Bak dogrulari demiyorum, gercekleri. Adanadaki cift mafya, burokrat ya da baska bi sey degildi. Ama evlerinin onunde can verdiler. Kolluk isini yapsin demek bu ulkede somut bir cozum degil malesef.

Ama dedigim gibi eve silah almak aslinda buyuk bir yanilgi. Bizim evde silah var mesela ama onu kullanacak got var mi bende? Yok. Got de degil aslinda. Baska bi sey. Ben basit bir kavgada bile yumruk atarken 30 kere dusunuyorum yere duserken kafasoni mermere vurur mu acaba olur kalir mi diye. Bu tipte adamlar icin silahlanma cozum degil. Ama türkiyede mafya degilsen evine silahla gelmezler diye bi olay yok.

güzel kardeşler. "bireysel" silahlanmaktan bahsediyoruz. silah kaçakçılarına atlıyorsunuz. o silah kaçakçılarının sizin bizim gibi kıçı kırık cüzdanlarından çıkaracağı 1000TL'ye tenezzülü var mı sanıyorsunuz? onlar daha büyük oynuyorlar siz de çok iyi biliyorsunuz. örnekleri ölçekli verelim bari.

birey olarak bir insan silah bulundurmak istiyorsa, güvenliğinden şüphelidir. genelde böyle talepler daha çok dikkate alınıyor. ama buradı ortadoğu ülkesi değil maalesef, öyle görmeniz de üzücü. bireysel güvenliğin tehlikede olduğu durumlarda polis/jandarma devreye girer, çünkü yegane var oluş sebebi bu zaten. bu birimler görevlerini yerine getiremiyorsa (özel eğitimli, silahla taarruz ve savunma eğitimleri tam olan birimler), sen kıçı kırık bir silah almışsın, komodin çekmecende saklıyorsan, gecenin bir yarısı eve hırsız girip sesiyle seni uyandırdığında o silahı ordan çıkarmak en son aklına gelecek şey olur. ya da diyelim yanında taşıyorsun. karşında bir tehdit görmeden her çıt sesi duyduğunda silahına davranırsan günde 2 çocuk öldürürsün boş yere. ya da karşındaki adamın elinde silahı gördüğünde belinden çekmeye kalkarsan da zaten alnın ortasına yediğin kurşunla, o elin belinde kalır, ölür gidersin.

bireysel silahlanma çözüm değildir, hiçbir şeyi düzeltmeyeceği gibi, daha da boka götürür, ölümler ve sorunlar daha da artar.

sizin o silah almak için bahanelerinizin çözümleri aslında çok başka ve daha basit şeyler. onlar olsa, siz de korkmayacaksınız bu kadar. sezalar caydırıcı olsa, bu kadar kolay kimse kimseyi öldürmez. polis işini yapsa, öldürme çabalarının çoğu da zaten gerçekleşemez. adam gibi güvenlik ve adalet sistemimiz olacağına, herkese silah dağıtsalar, o zaman sen gör cümbüşü. evlerinde çocuğu olanlar ayrı, hayvanı olanlar ayrı, yanlışlıkla ateş alanlar ayrı derken yaşanan vakalarda patlama olur. gereksiz yere, hazır silahım var diyerek kullanılanları hiç saymıyorum bile...

Valla çok fenasın :) Ben silah kaçakçısı seni öldürecek veya o paranın peşindedir demiyorum, ülkeye kaçak giren ruhsatsız silahı satın alabilecek HERHANGİ BİR VATANDAŞ bak HERHANGİ BİR VATANDAŞ seni öldürür diyorum. Ruhsatsız silahı sen de rahatlıkla alırsın ben de. Anlatabildim mi? Benim silahımı iade ettiğim senin hayal dünyanda o kaçakçının soktuğu silahı temin eden herhangi bir insana karşı savunmasız kalıyorum.

Savunmama bu kadar takmış olmamanın sebebi de yaşadığım ülkenin şartları. Cebine bin lira sokabildiği için beni öldürecek adamdan bir şekilde kendimi savunmam gerek, ruhsatsız silahla kapıya dayanan adam zaten hapisten de korkmaz çünkü kaybedecek şeyi yok. Ben kendimi ondan korumalıyım çünkü kaybedecek çok şeyim var anladın mı?

Polis işini yapsa da olay çözülmez, ülke genelinde her apartmanın önüne bir polis diksek bile, insanlar birbirini yan baktı diye öldürecek kadar eğitimsizse polis de bir şey yapamaz.

Öyle bir konuşuyorsun ki sanki biz "ben anlamam aga belimde silahla gezicem istediğimi vuracam" diyormuşuz gibi algı yaratıyorsun, benim tek derdim bu eğitimsiz ve güvensiz toplumda, TOPLUM EĞİTİMLİ VE GÜVENLİ OLANA KADAR kendimi bir nebze koruyabilmek.

@genc irisi argumanlar belli
olasiliklara karsi olasiliklari carpistirip karar verin

-silah aldin, hirsiz girdi, panikle veya elinde silah oldugunu sanip adami vurdun. oldu. hapis yatacan. sevdiklerin seni hapiste ziyaret edecek. ya da hirsiz sandin karini vurdun oldurdun. cocugun buldu kendini oldurdu. komsuyla kavga ettin, silahi kapip ciktin, havada ne diyon lan diye sallarken pencereden size seyreden komsunun cocugunu vurdun oldurdun.

-almadin, hirsiz girdi, uyandin karsilastiniz, seni oldurdu. vs.

tr'den kacma sebeplerine +1 ekler. bizim millet olarak sabir problemimiz var. isvicre de karsilastirilacak son ulke.

ülke teksasa döner.

Tehlikelerden korunmanın çözümü bireysel silahlanma değil. Devlet vatnadaşlarını korumak zorunda ve bireysel silahlanma mümkün olduğunca zorlaştırılmalı. Ben açıkçası kendi canım ve ailemden birinin canı ciddi manada tehlikeli değilse silahım olsa bile kullanmazdım.

Bugün bulundurma ruhsatı almak ve silah sahibi olmak çok kolay. Sicilin temizse ve cebinde 3-4 binliran varsa yelri malı bir silah alıp çekmecene koyabilirsin. En son Adana'da kullanılan silah da belki bulundurma ruhsatlıydı, katil evinden aldı getirdi. Belli meslek mensupları hariç bireylerin silah bulundurması kesinlikle yasaklanmalı.

loveinaflipbook ve silahın yasaklanması gerektiğini söyleyen arkadaşlar sonuna kadar haklısınız. ama ülkede etkili bir denetim var mı yok. can güvenliğini temin eden tam anlamıyla güvenilir bir güvenlik birimi var mı yok. daha da kötüsü telefon ettiğimde polisin geleceğinin bile garantisi yok. örnek için önceki açtığım duyuruya bakabilirsiniz. ben şuan ofisten çıksam 1 saat içinde belime gerçek bir tabancayı nerden nasıl alacağımı biliyorum ve sıradan bi muhasebeciyim. durum böyleyken, kanundan korkmayan tipler bu kadar rahat hareket ediyorken bu iş devletindir polisindir demek hayalperestliktir.

Teslim olacak ve teslim edecek, etmeyi göze alan ya da alabilecek bir bireyseniz bu hakka ihtiyaciniz yok.
Ancak benim haneme, isyerime baskalarinin hak ve ozgurluklerini kisitlamadigim halde sadece onlardan degilim diye tecavuz edilmesini, size zarar verilmesini, hurriyetinizden yoksun birakilmayi dogru bulmuyorsaniz bireysel silahlanma hakkini kullanmalisiniz.

Herseyden de ote bu vatan topraklari sizin icin kiymetliyse bu hakki kullanmalisiniz.

Teror orgutlerinin sehirlerdeki yapilanmalari ortada!

Silahin haftalik bakimi, iviri ziviri muhabbetleri bos...

Yivli silah(tabanca, tufek) sahipligi yivsiz tufek(av tufegi ve plak atışları tufekleri) sahipligine oranla ruhsat harclari sebebi ile daha yuksek maliyetli ancak herkes tabanca ya da yivli tufek sahibi olacak diye birsey yok.

Yivsiz bir tufek alin hatta trap ya da skeet'e uygun bir tufek alin aticilik sporuna baslayin. Poligonda ucan plaklari vurmaya calisin, sosyallesin, kendinize birseyler katin, kendinizi gelistirin.
Silahin kötülük araci olmadigini gosterin, duyurun.

Silah alma işini kolaylaştıracaklardı, bir gelişme oldu mu, bilen var mı?


.

antepe git yemek yi

thy'nin milleriyse eger, biletinizi ileri tarihe de alabilirsiniz. illa 10 nisan'a kadar ucacaksiniz diye bir sey yok. sadece aklinizda olsun diye dedim.

bodrum keyiflidir bu aralar. ya da izmir.

bodrum'dan havaalanına devamlı otobüsler var. izmir havaalanı'ndan da alsancak'a kadar izban'la gidebilirsiniz.

entep

yahu sahipsiz olduguna emin misiniz? belki bir cilginlik yapip bir yerlerden depar atmistir falan diye sordum. eger gercekten sahipsizse kisa surede sahip bulacaginiza eminim, masallah cok guzel.

www.kayipkopek.com

şu ilana benzettim ama bir bakın isterseniz...

edit şuna da bir bakın..

www.kayipkopek.com

facebook'ta
(yaşadığınız) şehir adı + köpek + hayvan + sahiplendirme
kelimelerinin kombinasyonlarını denerseniz 50-60 grup çıkacaktır karşınıza. Hikayesi ve fotoğraflarıyla birlikte teker teker ilan verirseniz çabucak yuva bulursunuz. Buradan yuva bulmanız neredeyse imkansız.

facebook'taki cockergiller sayfasina gonderebilirsiniz.

bitter'e gecis yaparsan en az zararla kapamis olursun. %80 kakao olan bitterleri denemelisin. hem cikolata istegini bastirir hem de oldukca faydali.

Dayanıp 1 hafta falan yemezsen gittikçe canın daha az istemeye başlıyor ama tadımlık dahi alsan o istek geri geliyor. İlk günler biraz zor oluyor ama asılmayacak gibi değil. Ben tadımlık bir şeyler yedigimde kaybettim savaşı :) irade güzel şey, bende yok.

Yavaş yavaş bırak. Şeker ihtiyacını tarçın yada meyvelerden karşıla.

çikolata yerine kuru incir, kuru üzüm, kuru kayısı, hurma gibi doğal şeyler tüket. yanında da badem, ceviz, fındık fıstık olunca çok güzel oluyor.

gercek kakao tanelerine gec, boylece senin icin bir zarari kalmamis oluyor. yurtdisindan cacao nibs falan diye artarak bulabilirsin. zaten kakao aslinda meyve cekirdegi yani bir zarari yok:) bizim tukettigimiz cikolata denilen sey ise en iyisi yani evde veya gurme olarak yapilani bile tereyagi, seker, sut eklenerek yapiliyor. disarida markette satilan paket cikolatalar ise tam bir copluk, ne yagi gercek yag, ne de icindeki seker gercek seker.
ozellikle guney amerikalarda bir yerlere giden tanidigin olursa kilo ile bile istetebilirsin, fakat icine hicbir sey katilmamis kakao cekirdegi alidracaksin. ayni bu kahvecilerde satilan kahve cekirdekleri gibi.
tuketmek istedigin zaman ise mesela yulaf ezmesi sut ve oldukca tatli bir meybe kombosuyla tuketebilirsin. zaten bir kere aslina alistiktan sonra cikolata diyen satilan seyin aslinda sekerli margarin gibi bir sey oldugunu anlayacaksin.

hipnoz yapin kendi kendinize. ben psikologumla bir kac kere yaptim ve sigara birakma konusunda kullandim.
uzanin ve bes-on dakika diyaframdan nefes alin, bese kadar sayin nefes alirken mesela. butun kaslarinizin gevsetin ve bunu hissedin. sonra zihninize telkin gonderin. ne mesaj gondereceginiz size kalmis. her gun tekrarlamak iyi olabilir. hipnozdaki amac, nefes egzersizi ile beyninize giden oksijen miktarini artirmak ve gonderdiginiz telkinleri kabullenmesi. normal zamanda beyne gonderdigimiz mesajlar ters tepebiliyor..

ben de hergün muhakkak birden çok kez çikolata yiyorum bir zararını da görmedim. aslında kakao antioksidan değeri olan bir besin, iyi de bir magnezyum kaynağı üstelik seratonin salgılatır, kendini daha iyi hissedersin. yağı da stearik asit formunda olduğu için masum bir yağ olarak kabul edilebilir.

tek zararlı olabilecek yönü şeker içeriği dolayısıyla kalorisi ve kan şekerini hızlı yükseltmesi onu da biraz porsiyonu küçülterek ve yavaş yavaş ağızda eriterek yiyerek çözebilirsin...derken canım istedi:)

saf html temalar onlar.

onlar saf html tema oluyor. az biraz wordpress bilgisiyle bunları wordpress'e giydirebilirsin tema olarak

html5 bir teknoloji indirilmez, bootstrap bir framework. bence webte artık işin özü js, o yüzden sadece html css ile bir yere gidilmez.
yukarıda arkadaş cevap vermiş zaten o templatelerin backendi yok yani sadece css, html varsa bootstrap felan.

pluralsight.com'da bootstrap egitimlerine bakabilirsiniz. template olusturmayi da ogrenirsiniz. ilginizi cektiyse 6 aylik ucretsiz pluralsight firsati icin daha fazla bilgi verebilirim

bootstrap'i direkt zip olarak indirip bir klasöre çıkartıyorsun. orijinal bootstrap'in dışında gene zip dosyası şeklinde sunulan bir sürü front end bootstrap teması da var. tabii bu şekilde statik site olur. dinamik site yapmak istiyorsan da şöyle bootstrap back end temaları da var, admin paneli olayını kolaylaştıran: wrapbootstrap.com

sorunlarınla yüzleştiğin, o an onları unutmayı değil hatırlamayı seçtiğin için olabilir. psikiyatr değilim ama şahsi yorumum bu.

@acediac: daha çok deşilmiş gibi sanırım. sıkılıyorum da tabii ama sanki yargılanmışım gibi hissediyorum.

yani doktor ısrarla aynı şeyleri söylüyor, aynı taktikleri veriyor ama ben bir türlü hayata geçiremiyorum bunları.

Çoğumuz hoşlanmadığımız olayları ya da herhangi bi şeyi kendimize hatırlatmama eğilimindeyizdir. Bunlar hatıra gelince de istemsizce moralimiz bozulur, hatta sorun olarak görmediğimiz bi' şey anlatıldığında bile bunun üzerine yoğunlaşıldığı için potansiyel bi' sorun olur ve bununla yüzleşmek bizi rahatsız eder.

Bence sorun yok. Hatta Olması gereken oluyor. bu, işe yaradığının göstergesi... sıkıntı yapma, uzun vadede iyi şeyler oluyor

taktik vermeleri normal mi? bir terapistten beklemezdim boyle bir sey..

terapistin taktik veriyor oluşu bana da tuhaf geldi.
kendini kötü hissetme nedenin bazı şeylerin farkına varıyor olmansa bu normal ama neden terapistin yargılayıcı yaptırımcı tavırlarıysa orada terapistten kaynaklanan bir sorun var gibi.

yanlış kelime kullandım sanırım. yani bi şeyleri farkettirmeye çalışıyor diyelim. "şöyle yapsan, bi de bu açıdan baksan" falan. yoksa yargılayan, yaptırımcı bi tavrı yok. naif bi tip zaten.

işin kötüsü, söylediklerinin ben de farkındayım ama benimseyip hayata geçiremiyorum. büyük direnç gösteriyorum.

Yaşadığın travmaları beynin bilinç altına itekler hatırlamamak için. Yaptığın iğrenç bir resmi çöpün en dibine atmakla aynı mantık. Ama birisi gelip çöpü kurcalamak zorunda kalırsa, dökmek zorunda kalırsa, kendi döktüğü başka bir şeyi aramak zorunda kalırsa senin koyduğun o iğrenç resmi de görür değil mi?

Bazen yaşadığın travmaları bilinç altından çekip günlük hayatta seni dağıtacak anılar yaşarsın. Eski sevgilin olur, çocukken yaşadığın tacizler olur, olur da olur... Terapinin amacı onları bilinç altından çıkartmak, yüzleşmeni sağlamak, ve birisi gördüğü zaman güçlü durmasını öğrenmektir.

şimdi belki yanlış anlıyor ya da yorumluyor olabilirim ama terapistin "şöyle yap", "şu açıdan bak" demesi de pek doğru değil gibi. onun sizi düşünmeye itmesi, öz farkındalığınızı arttırmanız ve ne yapmanız gerektiğini kendiniz bulmanız için alttan alttan sizi yönlendirmesi gerekiyor. siz direnç gösteriyor olabilirsiniz ama terapiye devam ettiğinize göre bir şeyleri değiştirmeye kararlısınızdır muhtemelen. bu direnci kırmanız için size sıkmadan, "deşilmiş" hissetirmeden yol arkadaşlığı etmesi gerekmez mi?
terapi sırasında farkında olarak veya olmayarak bastırdığınız, bilinçaltına ittiğiniz hatta gerçekten unutup hiç hatırlamadığınız şeyler ortaya çıkıyorsa sarsılmanız kaçınılmaz. ne var ne yoksa bulup yüzleşip kabullenip sonrasında kuracağınız dengeli ruh haliniz daha kalıcı olacaktır. bu süreç sancılı ama tabi "buldum çözdüm hoop" diye bir anda olamıyor.

benim arkadaş sürekli twitterda sövüyor. türkiyeye de girip çıkıyor. bir iş gelse ona gelirdi sanırım.

türkiyeye gelirsen öperler.bu hafta bir arkadaşa dava açtılar.

Turkiye'ye geldiginde sorun yaratabilir. Tamamen sans isi. Sikayet ederse biri, problem olur.

Benim tanıdık Kemal Kılıçtaroğlu'nun ne kroluğunu bıraktı ne dangalaklığını ne cahilliğini 2 yıldır hala yazıyor bozuk plak gibi. Yurda dönüldüğünde aynı hesaba ve hesaba bağlı mail vs hiçbirine buradan bağlanılmaması kaydıyla sorun olmuyor göründü bana.


EK: Kafaya taktıkları kişiyi yurt dışında hacker'lara buldurma olasılıkları var. Yazmış olayım da ama bir şey olmaz dediydin bak hayatım kaydı olmasın. Sonuç; Şebek olmamak için maymun etmeyin.

her zaman yaptigim hadise. ona sovmeyek de yapak.

o yabanci ulke, arkadasin IP adresinden kimlik bilgilerini mi bulup vermis? ya da mesela hakaret ozgurlugu olan bir ulkeden giren birinin de kimlik bilgilerini turkiye istese verirler mi acaba?
bence soru daha cok bunu soruyor.

Evet mümkün.

Annem iki eliyle de neredeyse aynı kalitede yazabiliyor. Normalde sağak.

Yapabilirsin uğraşa uğraşa.

ambidextroussan çok rahat yaparsın. diğer türlü yapabilir misin bilmiyorum

Hayır mümkün değil.

hakim görüş solaklığın doğuştan olduğudur, buna karşı çıkanlar ise yaşamın ilk evrelerindeki etkilerin de belirleyici olduğunu söylerler. Beynin sağ veya sol hemisfeirnin etkinliği anne karnında belirlenir, hatta bebeğin doğumdan önce hangi parmağını emdiği ile de gözlenebilir.

Sonradan solak olamazsın ama pratikle, yeterince denemeyle sol elini yazı yazmak veya diğer karmaşık işlemler için işlevsel olarak kullanabilir hale gelebilirsin.

Ek; Bir de bu el tercihi durumu aslında ikiye değil beşe ayrılıyor;
Sağlaklık, solaklık, karışık ellilik, çift ellilik ve ambilevöz diye. Yani sadece iki durum yok yatkın ve yatkın değil biçiminde.

ben gündelik işlerimi sağ ya da sol el fark etmeden rahatça yapabiliyorum. buna oje sürmek, törpü yapmak gibi ince işler de dahil. yazı bakımındansa sol elim biraz daha yavaş kalıyor. bence mümkün.

edit: rygard çok güzel açıklamış. ben de bir kitapta sağlak ya da solak olma olayının önceden belirlendiğini okumuştum.

Bence ayaginizla topa hangi yonle vuruyosaniz esas olarak o yönü kullaniyosunuz gibi geliyor .solagim sag elimi de gundelik hayatta cok sık kullanıyorum ama topa sol ayakla vuruyorum, cekirdegi sol elimle yiyorum.
Bilincle tamamen degistirilemez bu yeti .

Ben de sag mause kullanıyorum mecbur bilgisayara oyle alistim,
Şimdi de değiştirmek zor geliyor.

bu konuda test yapmak için topa vurmak gibi alışkanlıkla değişebilecek hareketler yerine refleksler üzerinden gitmek tercih edilmeli.

Düşen obje testi iyi ve pratik bir yoldur. Bir arkadaşınızdan rica edersiniz ve iki kolun eşit uzanma mesafesinde olduğu bir yerdeki objeyi, önceden size haber vermeksizin boşluğa bırakır. Hangi elinizle müdahale ettiğiniz genelde uygun sonuç verir.

Bir başka yol ise denge testitidir. Ayaklar birbirine yapışlık dururken, yine habersizce kişi arkadan itilir. Denge için hangi ayağın öne çıkacağı sonucu verir.

ben yazabiliyordum hatta ilkokul birinci sınıfta solaktım sonra hocam ceza vererek sağ ile yazmaya zorladı. şimdi el yazım çirkin sayesinde. ilkokul üçüncü sınıfa kadar yazdım sonra sol elim zayıfladı yazamıyorum pek. ama sol elimi makas hariç her işte çok rahat kullanıyorum

çocuk solak olmasın diye baya okulda kızılması, alışkanlık değiştirilmesii filan çok acayip değil mi ya, iyi benim başıma gelmemiş.

abi yavaş yavaş normalde yazacağın şeyleri (işinde sınavda vs) de sol elinle yazmaya başlarsan bi süre sonra yaparsın gibi geliyo bana da ya.

Mümkün ama diğer el kadar hızlı ve rahat yazabilmek için düzenli alıştırma şart.

Türkçede sağak veya sağlak gibi kelimeler yok arkadaşlar, uydurma, lütfen kullanmayalım.

sagaksaniz sol gozun gorme yetenegi epey zayifmis. bunu ilerletmek icin kitap okurken sag gozu kapatip oku filan dediler bir etkinlikte. burdan cikarim yapmak uygunsa, dediginiz sey pratikle olacak bir sey. siz neden iki elinizi de kullanmak istiyorsunuz merak ettim..

Sağ ve sol ayağını aynı oranda iyi kullanan futbolcular var. Doğuştan olduğuna inanmıyorum. Çok çalışmak, bol egzersiz.

Kejman'ın sol ayağını güçlendirmek için sağ ayağını kırdığı rivayet edilir.

direkt benim arkadaş var. 12 yaşına kadar sağ ayağını kullanırken solaklığa özenip yıllarca çalıştı ve solak oldu.

Cok var bunu asabilen insan. Sadece benim tanidigim kac tane var...

Peki nasıl yapabildiler bir bilgin var mı ? Tek başlarına mı yoksa destek alarak mı ?

Bu bir tanı değildir!! Dikkatlice oku, sorumluluk sendedir. Ben psikolog vs değilim, söyleyeceğim her şey yanlıştır. [Disclaimer]

Depresyonda olabilirsin, beraberinde özgüveni de yitiriyor olma ihtimalin var.

Zeitgeist'in yaratıcısı, dahi denen Jacque Fresco depresyonu (dolayısıyla özgüven eksikliğini) şu şekilde tanımlıyor.
www.youtube.com

Yaşadığın durum çok genel, bir çok insan bundan muzdarip, emin ol kimse senin kadar cesur ya da kendini tartabilecek durumda değil. Genel anlamda neden anksiyede içerisinde olduğumuzu üstad Alain de Button şu videolarla açıklıyor.
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com (Mevzu Panik atak, ama senin durumunu ilgilendirdiğini düşünüyorum)

Buna ek olarak "Bilişsel terapi/Psikoloji" öneririm, ilaçla veya telkinle tedaviye alternatif, çoğu alanda da bunlardan daha başarılı olduğu ispatlanmış bir metod/kavram. David Burns - İyi hissetmek kitabını şiddetle öneririm. Kesinlikle saçma sapan self-help kitaplarından değil, klinik araştırmalarda incelenmiş, bilimsel bir eser.

Bunlara ek olarak da Zen Budizm'i araştır derim. Şu sıralar ben de araştırıyorum. Freud'un öğrencisi, tüm hayatımı değiştiren Prof. Erich Fromm'un bir kitabını okumaya başladım.

Açıkçası yukarıda verdiğim kaynakların tamamı dolaylı da olsa bir noktayı işaret ediyor. Peşine düşmeni öneririm, başka bir alternatifin varsa onları dene, ama çaresiz hissediyorsan buna sarıl derim.

Yukarıdaki her şeyi unut, sadece şu kalsın aklında lütfen: "Amaan, bunla mı uğraşcam şimdi, hiç hevesim yok." demen çok normal, şunu unutma seni huzura ve başarıya götürecek hiç bir adım zevkle sefayla başlamaz. Kendini zorluyorsan doğru yoldasın. Önce emek, hareket gelir; ondan sonra sevgi, huzur kendini gösterir; bize hep aksini öğretti kapitalist düzen. Tüketelim, tükenelim, onlar da daha çok satabilsin diye.

jadle cok guzel yazmis.

sadece cok basit bir sey ekleyecegim, uzun sure uygulamadim ama bence etkili bir yontem, isterseniz bir bakin:
www.ted.com

Bu kitabı tavsiye ediyorum: İnsan Olmak - Engin Geçtan (Metis Yayıncılık)

Edit: Bu arada bu kitabı yetişkin olan herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.

www.metiskitap.com

@jadle
Jacque Fresco ağzımı açık bıraktı şu an. Oluşum biraz kolpa geldi başlarda ama attığın linki biraz izleyince gerçekten mantıklı şeyler yakaladım. Diğer videloara henüz bakamadım ama hepsine bakacağıma emin olabilirsiniz.

@bir varmis bir yokmus, @whimsical
Attığnız linkleri kesinlikle izliyecem nereden başlıyacağıma şaşırdım şu an sağolun varolun dostlar.

şu kitap da işine yarayabilir. doktorlar öneriyormuş hastalarına:
iyi hissetmek - david burns

İyi Hissetmek depresyona yönelik bir kitap, onu da bana yas sürecinde yardımı olması niyetiyle okumuştum, oldu da. İntihar düşüncelerine neden olan sorunların çözümünde de faydası olacağına inanıyorum. @jadle + @sanguine +1

@whimsical'in bahsettiği İnsan Olmak - Engin Geçtan u da karıştırmıştım, ufuk açıcı bir kitap.

Erich From'u da öneririm, Sevme Sanatı ve Hayatı Sevmek çok şey değiştirdi bende.

Bu bahsettiğim kitap, kaynak ve kişilere ait okuduğum hemen hemen her cümle aydınlatıyor.
Herkes okumalı, herkese okutmalı.

dostum şu video da çok eğlenceli ve öğretici. tavsiye ederim.

www.youtube.com

Çok teşekkür ederim dostlar hepsini inceliycem.

porno değil bence. güzel de değil ama. çirkin bi video.

işyerinde olduğum için açıp izleyemedim fakat meme içerkli olduğunu hissediyorum.

sütü olan kadından porno mu olur yahu. emzirmek tabii bir olay, bunun için memeyi açmak da.

boşa akıtmış

Tam bir porno

pron değil de erotizm amaçlı çekmişler belli. videonun ortalarında hatunun bi orgazm olmadığı kaldı.

teknik olarak bakinca gayet egitim amacli gibi ama 2:30'dan sonra kadinin yuz ifadesi falan aklima kotu seyler getiriyor.

porno denemez, bu kadinin akli noksan sadece.

porno yahu. izlemediniz herhalde? emziren kadın memeleriyle öyle mi oynar allah aşkına?

bildiğin metrelerce uzağa sağıyor kendini.

ilginç bir fetiş.

böyle eğitim olmaz ya iğrenç

Videonun tamamını izlemedim ama bu tarz müstehcen görüntüler içeren eğitim videoları oldukça popüler youtube'da. Doğum anı videoları hatta nasıl sevişilir nasıl orgazm olunur videoları bile var (gerçek birleşme görüntüleriyle) Ecnebiler rahat biraz bu konularda.

kadının ağız hareketleri zaten eğitim amaçlı öyle.

Oha ne bitmez sutmus lan, kiskandim valla

Emzirme doneminde cok maruz kaldim bu videolara. Pornografik olmayan egitim videosu bulmak baya zor :/

keza en alttaki yorum da.

boşa gitti sütler :D o değilde acımıyor mu yahu nasıl sıkıyor öyle

yahu girişi çıkışı öğret; gelsin burda ingilizce sorsun.

burda ingilizce sorunca kimse kovmuyor.

burada ingilizce açmak yasak değil miydi?

en kötü gelir "bunun turkcesi ne ya?? çeviri yardımı" der. sonra gelen cevapları soru olarak açar.

Los espanoles en estambul var facebook'ta. Ordan soruyolar

Couchsurfing sitesinde forum gibi yerler var Discussions adı altında.

Internations var bir de.

burda ingilizce sorarsa bi mod gelir siler. niye, ingilizce yasakmış. saçma tabi.

budur:

www.turkishliving.com

mymerhaba.com vardı bayaa önce
facebooktada expatların sayfası var.. ankaraysa link verebilirim.

"turkey expats forum" diye google'dan aratabilirsiniz.

browserların eklentileri var. mesela firefox'ta fireshot.

bunu yapan chrome uzantıları var screen caps vs şeklinde aratınca çıkıyor bulabilirsem link atarım

Full Page Screen Capture

web page to jpg
aramasi yaparsan online olarakta programsiz sayfa kaydı alabilirsin.

Ctrl+P, print to PDF isinizi gormuyor mu?
Hatta sadece ilgilendigim kadarini mouse ile secip, sag tiklayip print diyorum.

basondın dediği iş görür ama çok çok uzun sayfalarda işe yaramıyor haberin olsun :) en iyisi de budur.

www.freecodecamp.com
coursera
iversity

www.petburada.com
Sizin derdinizin devasi bu.
Bir de araba cami silinen kaucuk cdk cek vardir ya. O da cok guzel temizliyor. Islatsaniz daha iyi olur.

Aynen cam temizlemek için kullanılan ya da çek pas denen şeyler var, müthiş temizliyor.

Ben furminator kullaniyorum halida, guzel temizliyor.

Dyson total complete

su kadife fircasi dedikleri seyden varsa deneyin bence
g01.a.alicdn.com

LinkedIn izin istiyor Facebook'taki, Gmail'deki, Hotmail'deki vb tum kontaklarina davetiye gondereyim mi diye. Her karsisina gelene okumadan "okeyto ;)" diyen biriyse tum iletisimde oldugu kislere davet gider.

ben o hatayi bir kere yaptim, arayuzde resmen tuzak kurmuslar.
gmailimdeki 1500 kisiye davetiye gitti.
saatlerce oturup o davetleri sildim. silmezsem haftada bir hatirlatma gonderiyormus ve bunu engelleyemiyorsun. linkedin kadar alcak bir site yok.

:<

klass <3 imdb puanı da 8.1 kıps kıps,

www.imdb.com

müziği çok güzeldir, sonunda da ALLAH BEEE dedirtir.

predestination'da öyle olmuştum ben

@der meister, daha havadar filmlere ihtiyacim var abi keyifli bir haftasonunda, bu tip sinif ayrimi-asagilama tarzi seyler uzuyor beni :/

Çok var da geçen gün izlediğim whoamI guzel filmdi tavsiye ederim

Onerin abi siz, zaman bol:)

şanslı slevin
olağan şüpheliler
esaretin bedeli
turist
testere 1

(bkz: The Corpse of Anna Fritz)

hala izlemediysen, oldboy.

who am i

no mercy

tamamen aradığınız tarzda

The Life of David Gale

Repo Men

yine ispanyol sinemasından tavsiye vereyim:
el cuerpo
el secreto de sus ojos

klass'i izledim, pek kimseye onerebilecegim bir film degil ama aradiginiz oyle bir seyse dancer in the dark daha iyi.

-Layer cake, az kisi tarafindan bilinip, cok efsane oyuncularin oldugu cok güzel bir senaryodur.

sonunda has... dersin.

eksisozluk.com

Burada listesi vardı.

Temizmama'dan, fiyatı da üzmez. Güzel mamadır aynı zamanda.

www.temizmama.com

Oradan almamami onerdiler simdilik.

Sen hicbir zaman alma oradan, köpeğin durumu zaten hassasmış ve evinde bir can besleyecek sorumluluğu kabul etmiş insanlara önermiyorum bunu. Sokaktakiler için ideal. Soru için bir cevabim yok ne yazık ki; ishal için uygun mama söylemedi mi veteriner?

Onlar? Mama satacaklarsa önermezler. Türkiye'deki mama piyasasına ciddi rekabet getirdiler.

@piremses

Sokakta yaşıyorlar diye beslediğin hayvana vermediğin mamayı mı verelim, madem kötü?

Temiz mamanın mamaları çeşit çeşittir. Detaylı analiz değerleri mevcut. Proplandan, hillsden aşağı kalır mama değildir. Aşağıdaki linke göz atarsanız purinaya açılan davaları, bize veterinerlerde ve petshoplarda "en iyi mama" diye satılan mamaların ne olduklarını görebilirsiniz.

Acana ya da orijen gibi bir mama almayacaksan (11 kilosu 350-400) temizmamanın bonacibosu. Daha ucuz mamaları da mevcut.

www.reviews.com

orijen, acana +1
bir de n&d, mesela www.zooplus.com.tr
bir de hep tahilsiz mamalara bakin..

@mimimi sokakta bir (1) hayvan beslemiyorsan ve karun kadar zengin değilsen şu yaptığın yoruma herkes güler, çünkü saçma. Her ay 60 kilo mama ile besleme yapıyorsan, bunu da tek başına karsılıyorsan o zaman konuyu seninle tartisirim. Aksi halde konuşacak bir konu yok. Duyuru sahibinin beni anladığını düşünüyorum.

+ben ne bir mama markası önerdim, ne de temizmama yi kötüledim. Ki ilgili siteyi her yerde öven, tavsiye eden biriyim. Durumu hassas bir hayvanin daha hassas beslenmesi gerektiği kanaatindeyim. Gözünle okumani oneriyorum.

Kendi köpeğini "eğitmek" adına kalorifere baglayıp ac bırakan insandan duymayayım bunları lütfen. Şakaysa hiç komik değil, gerçekse kan dondurucu. Sana iyi tıraşlar.

@piremses
Kendi köpeğimle ilgili konuyu kenara bırakıyorum. Çünkü konuyu dağıtırım. Cevap istersen ayrı bir duyuru aç, ya da özelden cevaplarım.


"evinde bir can besleyecek sorumluluğu kabul etmiş insanlara önermiyorum bunu"

Güzel okunuyor gayet. Anlatım bozukluklarını düzeltip öyle gel. Ben ne demek istediğini ilk okuduğumda da anladım. Ama yazılanla yazmak istediğin farklı.

Burda mama önerisi yapmak için yazdım. Anlatım bozukluğunu da düzelttikten sonra ayrılabilinir.
Ps: dediğim gibi bana köpek eğitimiyle ilgili tavsiyelerin varsa ayrı bir duyuruda ya da özel mesajda yazabilirsin. Eğer bu konuda bok atmak dışında bir fikir sahibi değilsen, susmak en güzeli.

Şebnem

Defne :)

bıldırcın

Bence Bahar dünyadaki en güzel isimlerden biri kız çocuğu için.
Çok güzel şeyleri anımsatıyor.

elif koy.
adı elif olup da kibar naif akıllı güzel tatlı başarılı olmayan kimse yok.

elif olmadı aslı koy.

hümeyra güzel isim ilerde isterse meyra der kendine.
nisa koyabilirsin

asya

ekin guzelmis.
bence mavi koy

mavi.
allah anneli babalı büyütsün.

Derya

elif

Asya ve Bahar çok güzel.
Ben Helen ismini çok beğeniyorum ya yunan mitolojisinde dünyanın en güzel kadını demek

güneş ismini severim ama kız çocuguna olur mu bilemedim

elif+1

Yıldız

ayla. yabancı isimler oluyor mu bilmiyorum. helen, hinata

arven

elis

yüsra
seren
bihter

Ceren
minel
derin deniz

arya
ece
mana

Soyadıyla uyumlu bir ad olsun. Benim favorim Deniz.

leyla güzel bir isim.

Benim ileride doğacak kızım halen meyvada vitamin belki ama ismi hazır: Zeynep

deniz
ilke

bayılırım <3

patates :) ciddiyim, arkadasimin kizi.

Allah analı babalı büyütsün, tebrik ederim :)

Benim kendim bulduğum (yani daha önceden var mıdır bilmiyorum) bir isim var. Kızım olursa koyarım ama katiyetle çocuk istemiyorum apayrı bir şey tabi o.

İsim de;

Arden.

blog.prontotour.com

Ayse ya da Duru

D harfiyle baslayan kız isimleri bana cok guzel geliyor. Kendi ismim D harfiyle basladıgı icin de olabilir :)

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim.

20 yaşında şu yakışıklılığa sahip olur umarım. nazar değmesin.

Bu arada Guz'e kimse yorum yapmamıs. O ismi koyma bence; cogu kisinin ilk duyusta anlamayacağı, anlasa bile emin olmak icin tekrar ettireceği bir isim olur (isim diyorum ama ben boyle bir ismi ilk defa duyuyorum mesela, cogu kisi icin de oyledir eminim). İstiyorsan o ayarda Eylul olabilir.

Abi Alize güzel bir isim, ama ELİF'E +1.

gözünüz aydın.

güz güzel bir isim değil. (bence)

önerim : zeynep. en güzel kız ismidir.

duru güzel isim. eylül de güzel

cigdem xd

Elif +1

veya İdil.

eylül ya da güneş

İpek.

lal

Ekin koy. Tam güzel kız ismi :D Allah analı babalı büyütsün.

Yeşim. Allah analı babalı büyütsün :)

(umarım kedi köpek değildir kızdan kasıt)

güz kelimesini severim şiirlerde, şarkılarda ama isim olarak hoşuma gitmedi, enerjisi çok düşük ve çok içine içine telaffuz ediliyor.

tek heceli bir isim tercih edilecekse ece, nil, yaz gibi isimler daha güzel, hem de kavramsal olarak da hüzünlü değil pozitifler.

edit: ece tek heceli değil de 3 harfli, ondan aklım gitmiş ona. bir de o adı çok sevdiğimden. :)

Su. Hem sade ve güzel, hem de yurt dışında kullanışlı, Sue der sorduklarında. :) Uzun isminden çok çekmiş benim için en önemli 2 kriter kısa olsun, yurt dışında kullanışlı olsun

Buğu

Zeynep
Canfeda

defne, yagmur, ayse, elif, zeynep, derin, mavi, deniz, ayla, bahar, nisan, ipek, eylul

guz'e gicik olmadim ama daha guzel isimler var sanki.

Daha önce benzer bir soruya verdiğim cevabı kopyalayayım:)

Deniz ismini beğenirim şahsen fakat seçenek olsun: İlke, İlkay olabilir mi?

Dora diye erkek ismi vardı ama kıza da konulabilir bence.

Türkçe isimlerde de çok hoş isimler var: İlbilge mesela.

İlave olarak aklıma gelen bir başka seçenek: Asude (anlamına bakarsınız). Ekin de güzel bir isim.

Allah analı babalı büyütsün bu arada.

ben ismini ortanca sanmıştım bildiğin numara vermiş adam, çok safım lan ajskdashda

zengin olunca insanlar gülüyor işte
karaktersizlik bence

oha lan baya ortanca hanım diyor. Bomba muhabbetine espriyi, milletin gülmesini falan boşver de adam alenen ortanca hanım diyor ya. Hiç de öyle hasiktir pot kırdım tarzı bir duruşu yok, sırıtıyor herif. Vay amk rahatlığa bak.

valla ben fakir vs. diğer laflarına hiç takılmadım da ortanca hanım lafı beni sağlam şaşırttı.

Bu adamın manken metresi vardı, evliyken o kadından çocuk yapmıştı. O kadın da bir iki sene önce 33-35 yaş arasına gelince daha gencini buldu (20 yaş civarıydı galiba), ona da ev açtı galiba. Ortanca dediği, o manken/oyuncu metresi olan Petek Ertüre olsa gerek. Organizasyonlara bu kadınla gelip gidiyor, en prezentabl hanımı bu. Ya da Petek Ertüre ile karısı arasında biri daha var, ortanca o.

Abi süper tuhaf bir mevzu değil mi bu? orada oturan adamlardan herhangi biri dese "geçen yine ortanca hanımla baloncuk partisindeyiz" falan diye, ayıplayarak öldürürler lan adamı. Nedir yani adamın parası çok diye küçük çaplı bir hareme sahip olması kabul edilebilir, hatta sıradan bir olay mı şimdi